Sâlih Amel

YAZAR : Yard. Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

BİR HADİS:

:عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ t قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ j :
« إِنَّ اللّٰهَ لَا يَنْظُرُ إِلٰى صُوَرِكُمْ وَأَمْوَالِكُمْ
وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلٰى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ »

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34)

BİR MESAJ: “Dünya ve âhiret saâdetine nâil olmak istiyorsan bu can bu bedende iken ihlâs ile îmân edip ihlâs ile sâlih amele sarıl!”

SÂLİH AMEL

“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin
ve Rabbine ibâdette, hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın.”
(el-Kehf, 18/110)

Sâlih amel; Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına mutâbık olan, ibâdet ve tâat anlamı ihtivâ eden bütün amellerin genel ismidir. Bu mânâda; abdest almaktan namaz kılmaya, oruç tutmaktan zekât vermeye ve hacca gitmeye varıncaya kadar bütün ibâdetler, birer sâlih ameldir. Yine aynı şekilde yerdeki bir çöpü kenara koymaktan, yaratılmışların en şerefli varlığı insanın canını kurtarmaya varıncaya kadar bütün ameller, sâlih amelin ihtivâ ettiği mânâ dünyasının içerisine girmektedir.

Buna göre; doğru olan ve güzel olan her amel, sâlih ameldir. Güzel söz sâlih ameldir, mü’min kardeşine tebessüm etmen dahî sâlih ameldir. Tüccarın ticaretini düzgün yapması sâlih ameldir. Helâlinden kazanmak, en önemli sâlih amellerden biridir. Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ne güzel buyurmuştur:

“Sâlih bir kişi için, sâlih mal ne kadar güzeldir.” (İbn-i Hanbel, IV, 197)

Kısacası Cenâb-ı Hakk’ın rı­­zâ­sını talep için yapılan her amel, sâlih ameldir. Rızâ-i ilâhîyi gözetmeyen, meselâ gösteriş için yapılan ameller; makbul olan amellerden değildir. Zira Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Allah, sırf kendi rızâsı için yapılmayan hiçbir ameli kabul etmeyecektir.” (Nesâî, Cihâd, 24)

Bu noktada niyet, ehemmiyet arz etmektedir. Amellerimizi mahzâ Rabbimiz’in rızâsını talep için yapmak durumundayız. Bu aynı zamanda amellerimizin makbul olmasının bir şartıdır.

Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, serlevha hadîsimizde yüce Rabbimiz’in; sûretlerimize ve şekillerimize değil yani şeklen namaz kılmamıza veya şeklen ismimizin müslüman ismi olup nüfus kâğıdında müslüman yazılmasına değil, kalplerimize ve amellerimize bakacağını ve ona göre değerlendirmeye tâbî tutulacağımızı bildirmektedir.

Hadîs-i şerifte geçen amel kelimesi, tabiatıyla mutlak olarak yapılan her fiil ve işi ifade etmemektedir. Yukarıda îzah edilen ve Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına mutâbık olan sâlih ameli ifade etmektedir.

Bu hadîs-i şerîfe göre niyet ve amel birlikteliği de önem kazanmaktadır. Yani senin şeklen namaz kılman değil, namazda iken kiminle olduğun ve kalbinden geçenler de mühimdir.

Böylece sâlih amel ıstılahına, niyet de dâhil edilmektedir. Yani bir amelin sâlih olabilmesi bir başka deyişle Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına mazhar olabilmesi için ihlâsla yapılması zarurîdir. Onun için; «Ne kadar güzel ibâdet ediyor!» desinler diye değil, Allah için namaz kılmak; «Ne kadar cömert bir kişi!» desinler diye değil, Allah için sadaka vermek; «Ne kadar âlim bir insan!» desinler diye değil, Allah için ilim tahsil edip Allah için ilmini başkalarına öğretmek lüzumludur.

Yine yüce dînimiz İslâm’da îmân-sâlih amel birlikteliğine büyük ehemmiyet verilmiş, birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflerde bu birlikteliğin ehemmiyeti üzerinde durulmuştur.

Asr Sûresi’nde imân edip sâlih amel işleyenlerin ebedî kurtuluşa nâil olacağı müjdelenmektedir. Yine bir âyet-i kerîmede;

“İmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, yaratılmışların en hayırlısı da onlardır.” buyurulmaktadır. (el-Beyyine, 98/7)

Demek ki sâlih amel, mü’mini dünyada daha yaşarken insanların en hayırlısı kılmaktadır. Abdullah bin Büsr -radıyallâhu anh-’ten nakledildiğine göre, bir bedevî;

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! En hayırlı insan kimdir?” diye sormuş;

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuştur:

“–Ömrü uzun ve ameli güzel olan kimsedir.” (Tirmizî, Zühd, 21)

Sâlih amel, mü’minin sâdık dostudur. Öyle ki, kabirde en sâdık dostu olup karşısına çıkar ve karanlıklar nûra dönüşür. Hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

“Üç şey öleni (mezara kadar) takip eder, ikisi geri döner, biri kalır; ailesi, malı ve ameli onu takip eder. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.” (Müslim, Zühd, 5)

Mal ve çocuklar fânîdir ama sâlih amel, bâkî ve kalıcı olandır. Zira yüce Mevlâmız şöyle buyurmaktadır:

“Mallar ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. Ama kalıcı sâlih işler ise; Rabbinin katında, hem mükâfat yönünden hem de ümit bağlamak bakımından daha hayırlıdırlar.” (el-Kehf, 18/46)

Bu bakımdan sâlih amel geride hoş bir sedâ bırakmaktır. Sâlih amel, gönüllere sevgi tohumları eker:

“Îmân edip de sâlih davranışlarda bulunanlara gelince onlar için Rahmân, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 19/96)

Sâlih amel; aynı zamanda işlenen kötülüklerin üstünü örter, sanki onların keffâreti gibidir. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, asırlar öncesinden bizlere şöyle seslenmektedir:

“Nerede olursan ol Allâh’a karşı gelmekten sakın, (işlediğin) bir kötülüğün arkasından hemen bir iyilik yap ki onu yok etsin.” (Tirmizî, Birr, 55)

Bu mânâda sâlih amel, bir tevbe ve bir istiğfar gibidir. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:

“… Sizden kim câhillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tevbe eder, durumunu düzeltirse; Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (el-En‘âm, 6/54)

Sâlih amel, yarına yani âhirete hazırlık yapmaktır. Sâlih amel iyi ve akıllıca yapılan bir yatırımdır. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:

“Her nefis yarın için ne hazırladığına bir baksın!” (el-Haşr, 59/18)

Onun için sâlih amel, gireceğin cennetin gülleri ve zambaklarıdır. Sâlih amel, mü’mine cenneti müjdeler. Bakara Sûresi’nin 25. âyet-i kerîmesinde îmân edip sâlih amel işleyenleri Rabbimiz cennetle müjdelemektedir:

“Îmân edip sâlih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele…”

Sâlih amel işleyen mü’min, yeryüzünün hâkimi olur. Zira bir âyet-i kerimede; îmân edip sâlih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri hâkim kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka hâkim kılacağına dair Cenâb-ı Hakk’ın va‘dde bulunduğu bildirilmektedir. (en-Nûr, 24/55)

Yine sâlih amel, mü’mini dünya ve âhiret izzet ve şerefine nâil kılar.

“Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki; izzet ve şerefin hepsi Allâh’ındır. Güzel sözler ancak O’na yükselir (ulaşır). Onları da Allâh’a sâlih amel ulaştırır…” (Fâtır, 35/10)

Velhâsıl sâlih amel işleyen mü’min, hem dünyada hem de âhirette huzur içerisinde yaşar. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

“Erkek ve kadın, kim mü’min olarak sâlih amel/iyi iş işlerse; elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (en-Nahl, 16/97)

Onun için bu can bu bedende iken, sâlih amel işlemede acele etmek gerekmektedir. Çünkü dünya hayatı çok kısa, bir gün ansızın ölüm geliverir. Nitekim Fahr-i Kâinât Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Gecenin zifirî karanlıklarına benzeyen fitneler ortaya çıkmadan, (sâlih) ameller yapmakta acele edin!” (Müslim, Îmân, 186)

Yine bir hadîs-i şerîfinde bizlere şöyle seslenmektedir:

“Yedi şey gelmeden önce (sâlih) ameller işlemede acele edin! Ne bekliyorsunuz? Her şeyi unutturan yoksulluğu mu? Azdırıp saptıran zenginliği mi, sıhhati bozan hastalığı mı, bunaklaştıran ihtiyarlığı mı, ansızın geliveren ölümü mü, beklenenlerin en şerlisi olan Deccâl’i mi? Yoksa kıyâmeti mi? Ki kıyâmet (hepsinden) daha dehşetli ve daha acıdır.” (Tirmizî, Zühd, 3)

Sâlih amel işleyen mü’min, sâlih kul olur. Sâlih kullar için ise tarifi mümkün olmayan nimetler va‘dedilmiştir. Bir kudsî hadîs-i şerifte Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

“Sâlih kullarım için; hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler hazırladım.” (Müslim, Cennet, 2)

Rabbine kavuşmak isteyen, sâlih amel işlemelidir.

“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibâdette, hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın.” (el-Kehf, 18/110)

Öyleyse ihlâs ile îmân ettikten sonra, ihlâs ile sâlih ameller işleme konusunda hepimiz büyük gayret göstermeliyiz ki; hem dünyada hem de âhirette, tarifi mümkün olmayan saâdetler içerisinde yaşayabilelim.

Yazımızı Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bir duâsıyla bitirelim:

“Allâh’ım! Beni amellerin en güzeline kavuştur. Onların en güzeline ancak Sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlâktan muhafaza eyle! Bunlardan ancak Sen koruyabilirsin.” (Nesâî, İftitâh, 16)

Cenâb-ı Hak, niyetlerimizi hâlis eylesin! İhlâs ile imân edip, ihlâs ile sâlih ameller işlemeyi cümlemize nasip ve müyesser kılsın!

Cenâb-ı Hak, cümlemizi sâlih ameller işleyen sâlih kullarından eylesin!

Ey Rabbimiz! Müslüman olarak canlarımızı al ve bizleri sâlih kulların zümresine ilhâk eyle!

Âmîn…