İslâm Tarihinde İLK HOCA / ÖĞRETMEN

YAZAR : Âdem SARAÇ vardisarac@yahoo.com.tr

İslâm tarihi sayfalarında üç Akabe Görüşmesi ile iki Akabe Biatı önemli bir yer tutar.

Hazret-i Es‘ad bir Zürâre -radıyallâhu anh- ve arkadaşları, Birinci Akabe Biatı’nın sonunda yetişmiş birine duydukları ihtiyaçlarını Rasûlullah -aleyhisselâm-’a iletmişler, O da onlara Hazret-i Mus‘ab bin Umeyr’i göndermişti.1

Yesrib’e varan Hazret-i Mus‘ab -radıyallâhu anh-, Hazret-i Es‘ad ve arkadaşları tarafından büyük bir muhabbetle karşılandı.

Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın Temsilcisi olarak yanlarına gelen bu çok özel insanı bağırlarına basan Yesrib’in bu ilk ve seçkin müslümanları, bu çok özel sahâbîyi aralarında paylaşmakta zorluk çektiler. Her biri, onu misafir etmek için can atıyordu:

–Mus‘ab bin Umeyr’i ben misafir edeceğim!

–Mus‘ab bizde kalmalı!

–Hayır, bizde!

–Onu biz misafir etmek istiyoruz!

–Biz de istiyoruz!

–Bu şerefe biz ermek istiyoruz!

–Mus‘ab için yer bile ayarladık biz!

–Biz de ayarladık!

“Onu ben misafir etmek istiyorum, Mus‘ab bizde kalmalı!..” diye her biri atılınca, iş büyüdü.

Arkadaşları arasında üstün bir mevkii ve itibarı olan Hazret-i Es‘ad bin Zürâre -radıyallâhu anh-; bir yandan arkadaşlarına teşekkür ederken, diğer yandan da hâdiseye ânında çözüm getirdi:

–Bu işte ilk teklifi ben yapmış, Rasûlullâh’a bu durumu da ben arz etmiştim. Takdir edersiniz ki, Mus‘ab kardeşimiz bizim evde kalmalı. Hepinizin bildiği gibi; oldukça geniş ve kullanışlı olan evimin bir odası, toplanmamız için de çok müsaittir. Eğer gönül koymazsanız, bu büyük şerefe ben ermek istiyorum.

–Ey Es‘ad, seni hepimiz sever ve sayarız. Fakat biz de ermek istiyoruz bu şerefe!

–Hepinizin hakkı var tabiî. Yeri ve zamanı geldikçe, hepinizin evinde misafir olacak!

–Öyle olursa, biz de râzı oluruz.

–Hem dediğim gibi, bizim ev çok müsait!

–Evet, senin evin de bu işe çok müsaittir. Ama biz hepimiz Mus‘ab kardeşimizi dinlemek için çok sık gelecek ve sizi de rahatsız etmiş olacağız!

–Arkadaşlar doğru söylüyorlar, sürekli sana zahmet vermiş olacağız ey Es‘ad!

–Zahmet değil rahmet olur ey Mus‘ab! Evim, evindir artık. Başta ben olmak üzere, Allah ve Rasûlü’ne îmân ile şereflenmiş bu bir avuç insan da senin emrindedir.

–Emir de ne demek! Allah ve Rasûlü’nün rızâsı istikametinde hep beraber çalışıp çabalayacağız artık. Unutmayın ki, boşa geçirecek kısacık bir ânımız bile yoktur!

Hazret-i Es‘ad bin Zürâre -radıyallâhu anh-; çok kıymetli misafiri ile beraber, diğer arkadaşlarını da alarak evine götürdü. İzzet-ikram esnasında bile yapacakları işleri konuşmuşlar, aralarına nasıl bir yetişmiş birinin geldiğini yakînen görüp müşâhede etmişlerdi.2

Hazret-i Es‘ad -radıyallâhu anh-,Hazret-i Mus‘ab -radıyallâhu anh- için evinde özel bir yer hazırlatmış, «Peygamber Temsilcisi»ni buyur etmişti. Artık burada kalacak ve faaliyetlerini buradan yürütecekti.

Hazret-i Es‘ad bin Zürâre’ye teşekkür ile duâ eden Hazret-i Mus‘ab -radıyallâhu anh-, bu güzel eve yerleşti. Hazret-i Es‘ad bin Zürâre’nin evi, her bakımdan ve her türlü faaliyetler için çok elverişliydi.3

İlâhî nur Medine’ye kadar uzanmış, Rasûlullâh’ın Temsilcisi ve İslâm tarihinin ilk Hocası / Öğretmeni unvânını alan Hazret-i Mus‘ab bin Umeyr -radıyallâhu anh- vesilesiyle, Medine de aydınlanmaya başlamıştı…

Hazret-i Mus‘ab bin Umeyr -radıyallâhu anh-, insanları İslâm’a davet ediyordu…

Davetinin başı hiç şüphesiz ki Kur’ân idi. Yani o; Allâh’ın kullarını, Allâh’ın dînine, Allah Rasûlü’nün yaptığı gibi, (o da); Allâh’ın Kitâb’ı ile davet ediyordu. Kitâb’a davet, Kitap ile olurdu çünkü.

Müslüman olanlara başta Kur’ân olmak üzere, İslâm esaslarını öğretiyor; onlara topluca cemaat hâlinde namaz kıldırıyordu.4

Bu haber dilden dile bütün Medine’ye yayılmıştı…

Çünkü bu önemli haberi alanlar, yakınlarını da bundan haberdar etmişlerdi. Meraklarını yenemeyerek işin aslını öğrenmek isteyenler, hemen kalkıp Hazret-i Es‘ad bin Zürâre’nin evine gidiyorlardı. Hazret-i Mus‘ab -radıyallâhu anh-, Es‘ad bin Zürâre’nin evinde kalıyordu ve orasını merkez edinmişti çünkü…

İslâm tarihinin ilk «Hoca»sı / «Öğretmen»i Hazret-i Mus‘ab -radıyallâhu anh-, Kur’ân mesajı ile Kur’ân nesli yetiştirme gayretindeydi…

Peygamber Efendimiz’den böyle görüp öğrenmişti çünkü.

-Sallâllâhu aleyhi ve sellem…-

_____________________________________

1 Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, c. 1, s. 239; Kastallânî, Mevâhibu’l-Ledünniyye, c. 1, s. 77.
2 Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, c. 1, s. 317.
3 İbn-i Sa‘d, et-Tabakātü’l-Kübrâ, c. 1, s. 220; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve ve Mârifetu Ahvâli Sahibi’ş-Şerîa, c. 2, s. 437.
4 İbn-i Seyyidünnâs, Uyûnu’l-Eser fî Fünûni’l-Megazî ve’ş-Şemâil ve’s-Siyer, c. 1, s. 158.