Mübarek Ramazan, Rahmet…

YAZAR : Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

MÜBAREK RAMAZAN, RAHMET YAĞMURUDUR.

Ramazan, oruç, iftar, sahur, Kur’ân, terâvih, sadaka, zekât, fitre, yardımlaşma ve dayanışma… bunlar bu güzel ayda hep aklımızda bulunan ve Ramazan nâmına zihnimizden hiç çıkmayan mefhumlardır. Ramazan acaba bunlarla hakikaten bir fırsat ayı mı? Hep böyle söyleniyor, hattâ söylüyor ve yazıyoruz da. Ancak bunlara inanmanın yanı sıra, bu ayda farklı şeyleri yakalama nâmına hakikaten bir yol haritası çıkarabiliyor muyuz, buna bakmak lâzım.

Af ve mağfiretin sağanak sağanak yağdığı şu güzel Ramazan günlerinde; kendimizi ciddî bir hesaba çekmeli, kalbe yeni bir format atmalı. Ramazân’ın her bir günü, bunları yapmak için iyi bir fırsattır. Yine kendimizi dinlememizin, bazı şeylerin muhasebesini yapmanın tam da vaktidir.

“Ben Müslümanlığın neresindeyim? Şimdiye kadar yaptıklarım doğru mu? Hatalarımla, günahlarımla yoluma devam etmem ne zamana kadar sürecek? Onlardan kurtulmam için neler yapmam gerekir? Affedilmem hâlâ mümkünken bu gafletimden artık sıyrılmam gerek…” diyerek mübârek Ramazan ayında ciddî bir hamle ve samimî bir teşebbüs yapılmalı. Bunun için önce bir yol haritası belirlenmeli. İşte o yol haritasının mihenk taşları Ramazân’ın altın fırsatlarında gizli.

Evet, Ramazan; yolunu şaşıranlara, ibresi doğrudan kayanlara çok güzel bir fırsattır. Siz bir program yapmasanız bile, Ramazan; size orucuyla, Kur’ân’ıyla, iftarıyla, sahuruyla, terâvihiyle kurtuluş programını çiziyor, en doğru yol haritasını önünüze koyuyor. Size düşense önünüze takdim edilen yolda istenilen şekilde ilerlemektir. Yapılacak sadece bu. Gerisi arkadan gelecektir Hakk’ın izni ve inâyetiyle…

Ramazan yalnızca kişilere değil toplumlara da en kâmil bir yol haritası sunar. Meselâ aç kalmak insana derinden tesir eder. İslâm toplumu; bu gerçeği, Ramazan ayında tuttukları oruçlarla aç kalmak sûretiyle daha iyi idrak eder. Bu toplu hislenme yürekten yüreğe fazîlet akışı meydana getirir. Çoğu zaman Ramazan dışında da pek çok dernek ve vakıflar fakir-fukarayı gözetirler; ama Ramazan ayında bir farklı olur yardım heyecanı… Ramazan ayında ayrı bir sükûnet ve iç inkişâfı, mânevî ufka yönelme hâlleri yaşanır.

Daha Ramazân’ın başında şöyle bir hatalarımızın listesini yapalım, kurtulmak istediğimiz hangi menfî ahlâkî vasıflarımız varsa onları da tek tek tespit edelim. Oruçlarla Ramazan’da kendimiz için hazırlayacağımız yol haritasıyla, ahlâkımıza ve davranışlarımıza bir seviye getirelim inşâallah.

Ramazan ile müslümanlar münbit bir zemine, eşsiz bir mânevî atmosfere giriyorlar. Nasiplenmeyene yazık doğrusu! Gerçekten böylesi muhteşem kazançlar kaçırılmamalı… Ramazan’dan çokça istifadeler elde etmeli…

Bu bir nevî ticaret işi! Aynen dünyada insanlar arası yapılan karlı alışverişler gibi, bir çeşit yüce Rab ile kulları arasında geçen uhrevî bir ticaret! Bu şekilde kıymetine paha biçilmez müthiş uhrevî kârları olan sevapları kaçıranlar, ancak hüsrana uğrayanlardır. İşte bu yönüyle Ramazân’ın hâsılâtı, hadsiz, verimli bir pazar zeminidir. Amellerin artarak, gelişip büyümesi, aynen Nisan yağmurları gibidir. Bu mübârek ay; müslümanların ruhlarını ve gönüllerini terbiye edip, her türlü ihtiyaçlarını giderir. Tevbelerle, duâlarla kalplerini günah kirlerinden temizler. Çok câzibeli olan dünyevî saltanat karşısında, kullar Ramazan’da, gayet samimâne yaptıkları ibâdetlerle âdeta bir iç bayram yaşarlar.

Ramazan ayında mü’minlere farz olan oruç ibâdetiyle, müslümanlar; yeme-içme gibi ihtiyaçlarını oruç tuttukları süre içinde kısıtlayıp nefislerini dizginleyerek dünyadayken «melek» vasfına bürünürler. Ve âhiret yoluna revân olmuş, sâir zamanlarda söz geçmeyen nefisler; terbiye edilerek Ramazan ayına ve yoluna kurban edilir. Ramazan ayında; fânî olan ömürle bâkî bir hayat kazanılabilir. Belki sadece bir Ramazan ayının istenen şekilde ihyâsı ile seksen senelik ömürde biriktirilebilecek sevaplar kazanılabilir. Bilindiği gibi Kur’ân’ın bin aydan daha hayırlı buyurduğu «Kadir Gecesi»nin ihyâsı ile de bu kazançlar elde edilebilir.

Bazı âlimler; “Ramazân’ın «yağan yağmur» anlamına geldiğine işaretle, yağan yağmurla nasıl yeryüzü kirden-pastan temizleniyorsa tıpkı insanların da, Ramazan’da sağanak sağanak yağan Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti sebebiyle, günahlardan temizlenerek arınmışlığa kavuşabilecekleri için bu isim verilmiştir.” diyorlar.

Bu ne güzel bir değerlendirmedir!

Yağmur yeryüzünü nasıl temizlerse, Ramazan da yürekleri ve ruhları temizler. Susuz ekinler, kurak bitkiler yağmurla canlandığı gibi Ramazan da gönlümüzü ve mânevî âlemimizi canlandırır. Ramazan ölü kalplere âb-ı hayat verir, yeşertir, uyandırır. Çorak toprakların yağmurla sulandığı gibi; Ramazan da, kurak yürekleri rahmetiyle sular. Bu yönüyle Ramazan, rahmet yağmurudur.

Rahmet ve bereket mefhumlarına bugün ne de çok ihtiyacımız var! Zulmün ve acımasızlığın kol gezdiği, maddenin alabildiğine ön plâna çıktığı bir dünyada; rahmet ve bereket kelimesi bile gönlümüze su serpiyor. Gönüller kurak, ruhlar çorak… Şimdi işte tam da şimdi; «rahmet ve bereket» zamanıdır.

Ey Ramazan; rahmetinle sula gönüllerimizi, yeniden yeşert mâneviyat iklimimizi. Dirilt yüreklerimizi, coştur ruhlarımızı, zira sana çok ihtiyacımız var. Hissizlik, duygusuzluk aldı başını gidiyor. Zalimlik gözlerimizi kör etti; nice masumların hicranla ağlayan seslerini, kulaklarımız duymaz oldu. Kararan yürekleri ancak Ramazan aklayabilir; katılaşan kalplere ancak Ramazan, rahmetiyle yumuşaklık getirebilir. İslâm olmayanları geçtim; Ramazan bari müslümanlara bir merhamet ve rahmet sunabilse…

Bunun için duâdayız…

Rahmet ve bereketin nice meyveleri vardır. Arınma, temizlenme, sevaptan hisselenme, infak, hayır-hasenat, iyilik yapma, yardıma koşma… Bunların hepsi rahmet ve bereket mahsûlleri değil mi? Yağmur, islenen-pislenen mekânları nasıl temiz kılıp kirleri arındırırsa; Ramazan da kirlenen yürekleri tevbe ve istiğfarlarla temizler, arındırır. Yürekleri rahmet ve merhamete durdurur. Bu sefer mü’min acıma ve hislenme zevkine erer ve mazlumların imdâdına koşar. Mazlum ve mağdurların yaşadığı bir coğrafyada, Ramazan ile pek çok şey yeniden inşa edilebilir. Yeter ki biz Ramazan ayını önemseyelim, oruçlarımızı hakikî anlamda tutalım. O zaman, çorak gönüllere rahmet ve bereket iner. Yürekler iyilik ve güzellik ufuklarında gezer.

Tabiî bahçene ne ekersen onu biçersin. Gönül bahçesine rahmet eken merhamet biçer. Rûhuna bereket eken mânevî zenginlik hasletleri devşirir. Hayat tarlasına zulüm eken pek tabiî ki güzellik biçmez. Bu reddedilmesi imkân dışı tabiî bir kanundur. Dünyaya zalimlik ekenler, gün gelip o zulmün içinde kendileri de boğulup giderler. Zulümle kim âbâd olmuş ki?

Rahmetini yağdır bize ey Ramazan, çünkü çorak gönlümüzün sana çok ihtiyacı var.

Ne mutlu Ramazân’ın kutlu zemininden istifade edenlere…