140. SAYI TAKDİM

yuzaki-dergisi-sayi140-ekim2015

Kıymetli Okuyucularımız,

İnsanlık Şahsiyete Hayran…

Bizim medeniyetimiz; «İslâm Medeniyeti» bu hayranlık verici medeniyet ayarlarına sahipti. Çünkü onun şahsiyetinin temelinde;

«Îman, İhsan ve İhlâs» vardı.

«Hakk’a Kulluk Halka Hizmetten Geçer.» sözünü şiar edinir;

«Din, Vatan, Kardeşlik ve Namus» için canını fedâ ederdi.

O daima adâletten yanaydı; «Hakkı Tevzî» ederdi.

Hulâsa;

Mü’minin Fârikası: Zarâfet, Nezâket ve İncelik idi.

Çünkü O’nun şahsiyetini belirleyen en mühim şahsiyet olan Hazret-i Muhammed Mustafâ şöyle buyurmuştu:

“(Gerçek) müslüman, elinden ve dilinden müslümanların emîn olduğu kişidir…” (Buhârî, Îmân, 4-5, Rikāk, 26)

Geçmiş zaman kalıbıyla ifade ettiğimiz bu hakikatleri; istikbâle, şimdiki zamana, geniş zamana taşıyabildiğimiz müddetçe;

İnsanlık yine bizim medeniyetimize, bizim medeniyetimizin ürettiği insan tipine, müstesnâ şahsiyete hayran olacak.

«Dev sancılarımızın budur kaynağı!»

F16 kullanabilecek vasıfta insanların halkı bombaladığı 15 Temmuz’dan sonra eğitimin yetiştirdiği insan şahsiyetimiz ve sadâkat-liyakat mevzuunu dosya konusu olarak ele aldık.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; meselenin izini insanlığın başlangıcına kadar sürmekte: Hakk’ın çağırdığı cennet ve şeytanın çağırdığı cehennemin yolları…

Bocalayan insanlığa imdat:

Yüce kitaplar ve ilâhî elçiler…

Ahlâkı Kur’ân olan Fahr-i Âlem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise bütün insanlığı hayran bırakan şahsiyetle geldi ve yüce şahsiyetin ölçülerini getirdi. İşte ebedî çare!..

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Üstâdımız; «O’nun Muhteşem Ahlâkı»nda, Peygamber Efendimiz’in «Teslîmiyeti, Rızâsı ve Müsamahası»nı ince ölçüler hâlinde kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsından Sır ve Hikmet İncileri; su üzerinden tefekkürlerle, Allâh’ın kudretini ve insanın şahsiyetini düşündürdü, aynı suyu şifâ veya zehir yapan tesirleri göz önünde bulundurmadığımız takdirde, her suyun aynı göründüğü ikazıyla gönlümüze su serpti.

Yazarlarımız, eğitim ve şahsiyet eğitimi üzerine kalem oynattılar.

Medeniyetimizde şahsiyet eğitiminin en mühim kalesi olan tasavvufu, tarîkatları, son meş‘um örgüt ile mukayese etmenin yanlışlığının altını çizdiler.

Toplumda uzlaşma hususunda gayret etmenin ehemmiyetini vurguladılar.

«Sadâkat» mefhumumuza; ülkeye, vatana, dîne sadâkat ile mef‘ûlüyle beraber sahip çıktılar.

Emânete sahip çıkmanın, emânetleri ehline vermenin ehemmiyetini hatırlattılar.

Evlâtlarımızı fütüvvet ve ahîlik geleneğimizden ilham alarak yetiştirmenin üstünde durdular.

Kardeşlik, birlik ve beraberlik rûhunu tekrar çağırdılar.

Sistem aksaklıklarını bertaraf edecek bir kenetlenmeye davet ettiler.

Köklerinde Hızır Bey gibi kahramanların bulunduğu adâlet ve hakkı tevzî hasletlerimizi mülkün temeline yerleştirdiler.

Zulmü ortadan kaldıracak, adâleti tesis edecek bir şahsiyete İslâm dünyasının da batı dünyasının da hasret olduğunu vurguladılar.

Şairlerimiz de şehâdetin, vatanseverliğin ve kahramanların şânını destanlaştırmaya devam ettiler.

İnsanlığı hayran bırakacak şahsiyette nesiller yetiştirebilecek bir milletiz. Bakmayın şaşkın suskunluklara, 15 Temmuz’da da şehit ve gazilerimizle halkımız dünyayı hayran bıraktı. Dün yetiştirdik, Allâh’ın izniyle yine yetiştireceğiz!..
Yüzakıyla…