KALBİNİ FERAH TUT!
YAZAR : Ali Rıza KAŞIKCI ali_rz_@hotmail.com
Vücut ülkesinin kâbesidir, kalp!
Baksana kanın da, aldığın hava da ona uğramadan edemiyor işte.
Dünyadaki bütün müslümanlar Kâbe’ye yöneldiği gibi, vücudundaki hisler de kalbine doğru seyr ü sefer hâlinde.
Öyleyse kalbine iyi de olsa kötü de olsa, temiz de olsa kirli de olsa çok misafir geliyor. Kalbini temiz tut ki kötülük için gelenlerin ağzına fırsat verme! Kalbini temiz tut ki dost olup gelenleri üzme!
Senin kalbin de Medine şehri gibi, göğüs kafesin de surlarla çevrili. Demek ki kıymetli bir şeyler var ki bu kadar koruma altına alınmış.
Kimsenin kalp hânesini de kendi kalbinden aşağı bilme. Yıkık dökük, vîran olmuş bir kalp görsen tamir etmeye, ibret almaya çalış. Öyle ki büyükler;
“Defineye mâlik vîrâneler var!” demiş. Unutma ki senin vîrâne olarak gördüğün o kalpte, belki Allah sevgisi gibi paha biçilmez bir hazine vardır.
Sen kalbine yönelmeden Kâbe’ye yönelsen ne elde edersin ey âdî nefsim! Önce kalbini bir yokla. Sen kalbini almadan hacca varsan ne işe yarar? Kalbini götürüp orada onunla tavaf kılmadan, hac vazifesi yerine gelir mi? Sen önce kendi vücudundaki kâbeyi bir tavaf et! Sonra yol seni çağıracak, emin ol!
Yüzlerce ülkeden, binlerce araçla müslümanlar; o güzel şehir Mekke’ye akın ediyorlar. İşte senin de kalbine vücut ülkesinden; binlerce oksijen, alyuvarlar, sıvılar ve benzeri şeyler akın ediyor. Eğer Kâbe putlardan arındırılmasaydı, böyle akın akın gelir miydi insanlar? Sen de kalbini arındır ey nefsim! Sen bu yazıyı yazarken bile nefsin senin zayıf yanlarını kolluyor. Kalbine tecellî ışığı düşmesin diye çabalıyor.
Şimdi o kutlu beldeni, o güzelim kalbini îman kandilleri ile süsle. Dost için hazırla. Kim bilir O geldiğinde diğer kandiller O’nun nûrundan sönüverecektir.
Dost için tertemiz hazırlanmış kalp, en ferah kalptir.
Kalbini ferah tut!