Görmek

ŞAİR : TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)

«F’enzur!»* diyen o ferman,
Sonsuz ziyâyı görmek!
Zulmette sır, ey insan,
Nurdan binâyı görmek!

Perdeyle kaplı etraf,
Ârif gözünde şeffaf,
Göz ferlerinden israf,
Hep mâsivâyı görmek!

Haşyet veren şu dağlar,
Bin bir çiçek ve bağlar,
Görmezse göz, kan ağlar,
Hasret cilâyı görmek!

Her şeyde hayrı seyret,
Gör kahrı sade fetret,
Âlemde umde rahmet,
Körlük fenâyı görmek!

Gözler olursa câsus,
Katmerleşir tecessüs;
Kalmak yeiste mahpus,
Dâim hatâyı görmek!

Elbet meşakkat ister,
Gözlerde dikkat ister,
Belkıs’ta rikkat ister,
Camdan sarâyı görmek!

Mü’min gözünde ibret,
Envâr-ı Hak, ferâset,
Mü’min için açık, net,
Hâin riyâyı görmek!

Göz, Hak ayarlı dürbün,
Gösterdiğince gördün,
Lokmân olunca mümkün,
Ottan devâyı görmek!

Herkes görür de arkı,
Kim döndürür bu çarkı?
Bakmakla görme farkı:
Tahtinde; «Hû»yu görmek!

Nûr iştiyâkı sevdan,
Mîrâca köprü secden,
Hiçlik tozuyla yerden,
Ulvî semâyı görmek!

Tâlî, bu görmeler, meşk,
Ukbâdadır asıl renk,
Cennette en büyük zevk:
Yalnız Hudâ’yı görmek!

2006 – 2015

vezni: müstef‘ilün / feûlün

* Âyet-i kerîmelerde geçen; «Bak!, Gör!, İbret al!..» mânâsındaki emir: “Allâh’ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümünün ardından
nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kādirdir.” (er-Rûm, 50, diğerlerine misaller: Âl-i İmrân, 137; er-Rûm, 42; es-Sâffât, 73)