HÂFIZLIĞIN BEYİN GELİŞİMİNE FAYDASI
YAZAR : Ömer Sami HIDIR samihidir@gmail.com
İslâm medeniyetinde yetişmiş zirve şahsiyetlerden hangisinin biyografisine baksanız, aynı şeyi görürsünüz:
Hemen hepsi, tahsile Kur’ân’ı ezberlemekle başlamışlardır.
Bu aslında Peygamber Efendimiz’in de usûlüdür. Efendimiz en çok ashâb-ı suffa talebeleriyle ilgilenirdi. Onlar gece-gündüz Kur’ân’ı tâlim eder, ezberler ve derhâl hayatlarında tatbike başlarlardı. Bu mânâda bütün sahâbe efendilerimiz bir yarış içindeydi, hiçbiri Kur’ân ezberinden geri kalmazdı. Efendimiz; kumandan tayin edeceğinde kimin ne kadar ezberi olduğunu sorar, ezberi daha fazla olanı İslâm ordusuna kumandan tayin ederdi. Kalbinde Kur’ân olmayan kişiyi harabe bir eve benzetirdi.
Kur’ân bizim medeniyetimizin baş tâcıdır. Kur’ân’ın nûru ve Peygamberimiz’in sünnetini hayatın merkezine alan muhteşem mâzîmizde tahsil yapan herkes elbette evvelâ Kur’ân’ı ezberlerdi.
Çevresinde tanıdığı hâfızlar olan herkes tespit etmiştir ki, hâfızlık beyni geliştirmektedir. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-;
“Her kaba bir şey konunca daralır; ancak insan beyni müstesnâ. Ona bilgi kondukça genişler.” buyurur. Burada da bu genişleme bariz olarak görülmektedir. Peki, bu esnada beynimizde neler olmaktadır?
Otago Üniversitesinden Prof. James Flynn yaptığı araştırmalar neticesinde şöyle der:
“Beyni, vücut kaslarına benzetebiliriz. Antrenman yapılmazsa kaslar gelişmez. Öğrenmek ise zekâmızı geliştirir.”
Viktorya Üniversitesinden Nörolog Dr. Muhammed Ghilan’ın araştırma neticeleri şunlar:
Beyin, kendisini sinir uçları (sinapslar) vasıtasıyla şekillendirebilir ve yoğun çalışan bölgeler büyüyüp gelişebilir. Kur’ân ezberi yapan bir kişi de dikkatlice âyetleri dinlerken ve nasıl telâffuz edildiğini anlamaya çalışırken aslında beynin temporal lob dediğimiz bölgesini devamlı sûrette çalıştırır. Temporal lob beynimizde, «hipokampus»un da bulunduğu ve hâfızanın pekiştirildiği yerdir. Aynı bölge mûsıkî vasfındaki seslerin de işlendiği bölgedir. Yani bu bölge Kur’ân’ı öğrenirken sonrasında ise ezberleme ve okuma ile ne kadar faal olursa; kişinin yeni bilgi öğrenme kabiliyeti de o kadar yüksek olur. Buna ilâveten «parietal lob»lar da Kur’ân öğrenme esnasında yoğun bir şekilde çalışır. Sol parietal lob okuma, yazma, konuşma fonksiyonlarının yanı sıra matematik ve mantık ile alâkalı özelliklerin işlendiği bölgedir. Sağ parietal lob ise konuşma tonunu, yani harflerin ve kelimelerin doğru şekilde söylenip söylenmediğini kontrol eder. Aynı zamanda üç boyutlu (visuospatial) görüntülerin işlendiği merkezdir. Bu uzay araştırmaları yapan kişilerde yüksek seviyede olmalıdır. Verimli olarak çalıştıklarında, mantıkî problemleri çözme yeteneğini ve yüzdeki hissî ifadeleri daha iyi anlama kabiliyetini de geliştirir, Bunlar Ali Kuşçu, Kadızade Rûmî ve Erzurumlu İbrahim Hakkı misali âlimlerimizin astronomi alanına nasıl bu kadar büyük katkılar sağladığının delilidir.
Kur’ân okumanın çalıştırdığı diğer bir bölge «ön lob»lar ve «motor korteks»tir. Ön loblar şunlardan sorumludur:
-Hâfızaya alma,
-Hatırlama (geri çağırma),
-Cümle üretme,
-Yazılı metinlerin anlaşılması,
-Plânlama ve sosyal davranışlar.
Bu bölge büyüyüp geliştiği zaman, kişide bu özellikler son derece olumlu yönde gelişmektedir.
Ayrıca Kur’ân ile uzun süre meşgul olan kişinin;
-Görme kabiliyeti ve dikkati,
-Ses işleme kapasitesi,
-Fesâhat (net konuşma) ve belâgati,1
-Kelime dağarcığı,
-Direnci, sabır ve azmi,
-Bir işi başladığı şekilde bitirebilecek istikrarı,
-Hâdiseleri birbirine karıştırmadan duru bir şekilde düşünebilme özelliği gelişmektedir.
Burada önemli bir nokta da Kur’ân üzerine yoğunlaşan bir kişinin yaptığı bu çalışmaları fizikî faydaları için değil Allah rızâsı için yapıyor olmasıdır. Böyle olduğunda bütün bu faydalar tabiî bir şekilde vukûa gelir ve neticede beynimizin belirli bir bölgesinin büyüdüğü görülür. Bu bölge kişilerin içtimâî hayatı ve iletişim kabiliyeti açısından önemli olan bir bölgedir. Yapılan araştırmalarda «Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu: (ADHD: Attention Deficit Hyperactivity Order)» hastalığı bulunan çocukların beyinlerinde bu bölgenin az gelişmiş olduğu görülmüştür.
Tüm bunları bir araya getirirsek; Kur’ân eğitimi almış bir ilim adamının, o daldaki gelişmelere yapacağı büyük katkıyı kolayca görebiliriz. Kişi Kur’ân üzerine yoğunlaştığında ve bu eğitimi bitirdiğinde; diğer dallarda yapacağı çalışmalar, öncesine nazaran çok daha farklı olur, hangi ilim öğrenilecekse beyin bunun için daha önceden sürülmüş, taşları ve çakılları ayıklanmış sert ve bakımsız bir toprak hâlinden çıkarılıp her türlü tohumu bünyesinde yetiştirebilecek münbit bir tarla hâline getirilmiş olur.2
Bugün Alzheimer ve benzeri hastalıklara yakalanmayı engellemek için, zihnî faaliyetler ve hobilerle meşguliyet tavsiye edilmekte.3 Bir hâfız, hâfız kalabilmek ve hâfız ölebilmek için ömür boyu, Kur’ân okumak ve tekrarlamak için faaliyet gösterir. Bu da beyin sağlığını tehdit eden hastalıklara karşı hâfızlığın faydasını ispatlamaktadır.
Muhteşem mâzîmizdeki muvaffakiyetlerin her biri Allâh’ın yardımı ve Kur’ân merkezli bir eğitim ile yetişen nesillerin gayretleri ile gerçekleşmiştir. Bugün de her şeyden önce insanlık o eğitime ve yetişecek âbide şahsiyetlere muhtaç. Yâ Râb nasip eyle!..
__________________________________
1http://hayirlarvakfi.com/vakif-yayinlari/hafizlik-beyni-gelistiriyor/
2http://muslimvillage.com/2012/02/08/19385/how-the-quran-shapes-the-brain/
3http://www.sciencedaily.com/releases/2010/05/100512112314.htm