BİZ DE ORADAYDIK!

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com

halis_c_demircan_yuzakidergisi_Aralık2016

Gece yarısı anacığımın ağlama sesiyle uyandım, fırlayıp yanına koştuğumda gördüğüm manzara tüyler ürperticiydi.

Yanan bir binanın saçtan yapılmış çatısı artık kıpkızıl olmuş, üzerindeki çiviler birer mermi gibi havaya fırlıyor, canhıraş feryatlar ortalığı kaplıyordu.

Yıl 1966, Erzurum’un Dumlu Bucağı Yeşildere Köyü’nde soğuk bir Aralık akşamıydı.

Bir vadinin tabanına kurulmuş olan köyün yanındaki askerî birliğe; vadinin yamacındaki lojmanlardan bakıyorduk, birliğin ortasındaki ahşap koğuş binası yanıyordu.

Babam çoktan koşarak birliğine gitmişti.

“Gece eğitiminden dönmüşlerdi.” dedi anacım.

“Gece yarısını biraz geçiyordu, baban hemen yattı; yarım saat geçmedi ki bir asker kapıyı çaldı. Baban;

«Alayda yangın çıkmış!» deyip apar topar fırladı.”

Yangın sabaha kadar sürdü, ne yazık ki o günün şartları ve askerî birliğin şehir merkezine olan uzaklığı sebebiyle çok zor söndürüldü, biz ise çaresizlik içinde izledik.

Babam iki gün sonra, perişan bir hâlde eve döndü.

Gece eğitiminden dönen birlik; koğuşlarına çekilip uykuya daldığında, koğuş nöbetçileri;

«Arkadaşlarımız üşüdü, sobayı bir an önce yakalım!» telâşına düşmüşler.

Askerî araçların olduğu garaja gidip, nöbetçiden benzin istemişler; alamayınca da, bir aracın arkasındaki yedek benzin bidonunu gizlice alıp, koğuşa gelmişler. Dibinde köz bulunan sobaya benzini dökünce, soba alev almış.

Nöbetçi asker korkup bidonu elinden atınca, bidon devrilmiş; içindeki benzin, ranzaların ayaklarının yerleştiği oluğa boşalmaya başlamış. Böylece koğuşun sonuna kadar yayılmış ve bir anda alevler zaten eski olan tüm binayı sarmış.

Netice olarak; pencere ve kapıların sayıca yetersiz olmasına yorgun askerlerin paniği de eklenince, dışarı çıkamayan 65 vatan evlâdı yanarak ya da dumandan boğularak şehid olmuştu.

İçlerinde yakından tanıdığım asker ağabeyler de vardı. Onların bayrağa sarılı tabutları; askerî araçlar üzerinde sıra sıra birlikten ayrılırken, gece yarıları yaban hayvanlarını köye indiren o koku, günlerce köyün üzerinde tütmüştü.

Velhâsıl bu olay; dünyada hayır gibi görünen bir şeyden nasıl şer doğabileceğini göstermesi açısından, hayatımda acı ve derin bir iz bırakmıştır.

Bu vesileyle, küçük bir çocuğun yaşadığı bu sarsıntıdan yola çıkarak; başta güvenlik güçlerimiz olmak üzere, zor şartlarda, aile reislerini yalnız bırakmayan, yaşanan şartlardan en az onlar kadar etkilenen ailelerinin de Allah yâr ve yardımcıları olsun.

Sağlıcakla kalın…