KÜHEYLÂNLAR ÜSTÜNDE
ŞAİR : GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com
Tarihin vadisinde yankılanır bir türkü,
Ezgideki gür sedâ anlatır bize Türk’ü.
Gönlümün aynasından geçmişe bakıyorum,
Dolunay zirvelere hilâlle akıyorum.
Güneşin ardı sıra bir mübârek akış bu,
Yesevî nefeslerle tırmanılan yokuş bu.
Tarih sayfalarında parıldarken kutlu iz,
Yedi iklim, üç kıta; ummanlaşır kaç deniz…
Dirlik-düzen içinde ilâhî sevdalarla,
Nakış nakış örülü en içten duâlarla…
Binip sevda atına Hak adını yaymışlar,
Alperenlik rûhunu hayat tarzı saymışlar.
Cihad adlı libâsı ten üstüne giyerek,
Önce nefsi yenmişler, yiğitlik bu diyerek.
Küheylânlar üstünde Alperenler rüyası,
Tercih, nefsiyle cihad; sonra iki dünyası.
Süzerek güneşteki solmayan yedi rengi,
Kuşatmış insanlığı, öpülürken üzengi.
İlâhî fermandaki düstur gönle kazılmış,
Zaferler sıra sıra Türk adıyla yazılmış.
Hikmet eli değende; toprağa, kara taşa,
Yön verir yarınlara, bereket katar aşa.
Hasret yüklü kilimde Türklüğün nakışı var,
Muhteşem bir mâzînin, âtîye akışı var…
Suyun üstünde hayat, hayatın içinde su,
Ebrû, çini ve hatla pusmuş gönülde pusu.
Türk demek töre demek, töreye uyan demek,
Hakk’ın kılıcı olup, adını yayan demek.
Alparslan’la erilen kutlu zafer müjdesi,
Anadolu ufkunda yükselmiş ezan sesi.
Segâh besteler ile susturunca çanları,
Yazılmış birer birer yiğitlik destanları.
Altı asır, üç kıta bezenmiş zaferlerle,
Hep ummâna akmışız en şanlı neferlerle.
Billûr makamlar sinmiş, huzur içmiş uykular,
Gül kokulu meltemle tükenmiş tüm korkular.
Devlet-i ebed müddet yeşerirken bağında,
Kılıçarslan el almış Mevlânâ otağında.
Haç dalgası önünde, bir dağ gibi durulmuş,
Âleme adâletle yeni nizam kurulmuş.
«Önce insanı yaşat!» düstur olmuş dillerde,
Osman Bey’in rüyası yayılmış menzillerde.
Domaniç yaylasından yeşermiş çınar dalı,
Gövde fetihe uzar, kökleriyse Asyalı…
Günbeyli’yi mest eder göklerdeki gülüşler,
Erildikçe maksuda gerçeğe döner düşler.
Gönlümün aynasından geçmişe bakıyorum…