DÜRR-İ YEKTÂ

ŞAİR : FECRÎ (İbrahim BAZ) ibrahim.baz@hotmail.com

Ey şehinşâh-ı rusül! Sen’sin mazhâr-ı levlâk,
Habîb-i Hudâ’sın Sen, aşkınla döner eflâk…

Hudâ kendi nûrundan nûrunu vâr eyledi,
Sevdi önce kendisi, cümleye yâr eyledi…

Yoktu gayrı bir zerre, Sen var olduğun zaman,
Yaratıldı nûrundan bu zemin bu âsuman…

Gökler yere seslendi: «Bu gelen Muhammed’dir!»
O âlemlere rahmet, o beklenen Ahmed’dir…

Rabîu’l-evveldi ay, on ikinci geceydi,
Meleklerin dilinde adın sonsuz heceydi…

En mesut anne idi o kutlu an Âmine,
Gök yere eğilmişti salât-selâm «âmin»e…

Kurudu Sâve Gölü, can buldu Hicaz çölü,
Cennet kokusu saldın ey gönlümüzün gülü…

Sen’siz âlem yanardı karanlığın nârında,
Melekler muştuladı hayat O’nun nûrunda…

Sen’i görmek dileyip cümle nebî dirilir,
Cennetin kapısından ismin ile girilir…

Hâtem-i enbiyâsın hem pîr-i evliyâsın,
Kenz-i mahfîden çıkan eşsiz dürr-i yektâsın…

Üsve-i hasenesin ins ü cin hayrânındır,
Gözümüzün nûrusun gönlümüz mekânındır…

Sen’i Habîb eyleyen hürmetine Efendim,
Şefaat kıl şu Fecrî kıtmîrine Efendim.