GÖNÜL SANDIĞI

YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com

“Malını-mülkünü ver de bir gönül al; al da o gönül, mezarda o kapkara gecede ışık versin sana.” (Hazret-i Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr)

Rahmetli anneannem; merhamet ve şefkat ummanı bir gönle sahip, namazında, niyazında, sâliha bir kadındı.

Onun gönül dünyasının bu zenginliği, güzellik olarak yüzüne de yansımıştı.

Köye gittiğimizde kaldığımız evinde, kilitli bir sandığı vardı. Bu sandık; dut, erik, kayısı kuruları, çeşit çeşit pestiller, ceviz, fındık, ballı kömeler, lokumlar, akîde şekerleri… yani herkesin mutlaka sevebileceği bir şeyler ile dolu olurdu. Sandığın anahtarı ise bir iple anneannemin belinde asılı dururdu.

Kapıya ihtiyaç sahibi olan ya da olmayan birileri geldiğinde; bu sandık mutlaka açılır, artık kadın, çoluk çocuk demeden gelenin eli boş çevrilmez, bir şekilde nasiplenirdi.

Bu yüzden anneannem köyde çok sevilir, evinin geleni gideni de hiç eksik olmazdı.

Böyle zamanlarda biz de fırsat bu fırsat deyip sebeplenmek için sandığın başına dikilirdik. Sandık açıldığında biz de nasibimizi alırdık elbet; ancak çocuk haşarılığıyla sandık hep açık olsun, biz de hep bir şeyler aşıralım isterdik.

Açıldığında sandığı her zaman dolu ve zengin görürdük, sanki hiç boşalmazdı. Anneannemin sandığa bir şeyler koyduğuna da hiç rastlamazdık. Çocuk aklımızla bu işin sırrını bir türlü çözemezdik. Anneanneme sorduğumuzda ise rahmetli sadece tatlı tatlı gülümserdi.

Yıllar sonra okuduğum bir hadîs-i şerif bu işin hikmetini fark etmemi sağladı.

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Rasûlullah -aleyhissalâtu vesselâm- buyurdular ki:

“Kulların sabaha erdiği her günde iki melek semâdan iner ve bunlardan biri şöyle duâ eder:

«Ey İlâhımız! İnfak edene halef (devam) ver.»

Diğeri de şöyle duâ eder:

«Ey İlâhımız! Cimriye de telef ver.»” (Buhârî, Zekât, 28; Müslim, Zekât, 57; Nevevî, Riyazü’s-Sâlihîn, 1/253)

Şimdiki aklımla diyorum ki;

“Demek ki anneannemin sandığı bunun için hiç boşalmıyormuş.”

Öyleyse âyet-i kerîmede buyurulduğu gibi her ne kadar;

“Şeytan; «fakirleşirsiniz» diye korkutup, size cimriliği, çirkin şeyleri emreder, sadaka verdirmek istemez.” ise de;

“Allah kendi lutfundan size mağfiret ve bol nimet va‘dediyor. Allâh’ın ihsanı geniştir, her şeyi hakkıyla bilendir.” (el-Bakara, 268)

Çünkü İslâm dîninde zenginliğin mülkiyeti Allâh’a aittir. Mü’minler ise o emâneti tasarruf edenlerdir.

Gönül sandıklarınız hazine sandıkları gibi dolu olsun.

Siz infak ettikçe Allah Teâlâ halef versin, telef vermesin.