SIRAT-NÂME

ŞAİR : ÂŞIK NÛRÂNÎ (Nuri KAHRAMAN) nurikahramann@hotmail.com

Özgürlük ufukları açtı da açtı,
Fikirler okunmaz, renkler seçilmez…
Doğruluk-dürüstlük kalktı aradan,
Sokaklar çıkmazdır, çarşı geçilmez…

Çarşamba, Perşembe; çeşit pazarı,
Ürünleri boldur, alır nazarı,
Kahvehâne değil, vakit mezarı,
Oraya kapanan, kolay açılmaz…

Biralar, içkiler, diskolar, barlar…
Her ne kötülükse hepsi de varlar,
Edep yok, hayâ yok; çatlamış arlar,
Ayran, köylü kalır; sular içilmez…

Çocukların ağzı; küfür-kıyâmet,
Anneler-babalar, hepten felâket,
Gün geçtikçe çoğalıyor alâmet,
Şeytanın şerrinden artık kaçılmaz…

Filimler, diziler sihirle büyü,
Ecinniler tuttu şehirle köyü,
Yetimin, yoksulun bitmiş mi tüyü?
Ekran kapatılıp, konu açılmaz…

El rahat, âlemin keyfi yerinde
Dünyalar dönüyor zevk üzerinde
İyilikler gitmiş, kalmış derinde
Bu gidişle uzaklığı ölçülmez…

Artıyor sırtlarda gün geçtikçe yük,
Günahlar dağ gibi, sevaplar küçük,
Nefsin şişirdiği balonlar büyük,
Havalar bitse de, hevâ küçülmez…

Ne anne-babadır, ne sevgi-saygı,
Yarınlar belirsiz, gelecek kaygı,
Ne şuur, ne şiar, ne selîm duygu,
Taşlaşmış kalplerle yâre göçülmez…

Aşk dersin, yâr dersin; hepsi kuru lâf,
Hep sürç-i lisansın; hep hata, hep gaf,
Ne tevbe edersin, ne dilersin af,
Destur gelmeyince kapı açılmaz!..

Ticaret, siyaset; düşmüşsün yola,
Az-biraz soluklan; ver biraz mola,
Selâmsız-sabahsız; nere, hayrola?!.
Halkla olamadan Hakk’a uçulmaz…

Sev insanları, hem tüm mahlûkātı,
Sevsin seni; yerler, göklerin katı,
Her saniye imkân; sevap fırsatı,
Hayat birdir, iki defa ölçülmez…

Ömür öz sermayen, harcama boşa,
Mübârek tenler hep gelecek taşa,
Ne gerek kavgaya, ne bu kargaşa?
Sevgi tarlasına nefret saçılmaz…

Bağını sormadan yeme üzümü,
Her müşkülün bil ki sende çözümü,
Gönülden gelmekte, dinle sözümü,
Her sunulan kabın suyu içilmez…

Nûrânî, söylenen kalmasın lâfta,
Yer almak gerekir beş vakit safta,
Kitaplar-defterler durmasın rafta,
Yoksa, Sırat denen köprü geçilmez…