111. SAYI TAKDİM

 

Kıymetli Okuyucularımız,

Fatih bir neslin evlâtlarıyız.

Dev orduların seferlere çıkıp meydanlarda kozlarını paylaştığı, yüksek surlarla çevrili şehirleri metanetli orduların muhasara ettiği dönemlerde, ecdâdımız; büyük zaferler kazanmış, muazzam fetihler gerçekleştirmiş.

Bekāsı olmayan bu âlemde, Osmanlı da tarihteki yerini alıp sahneden çekilmiş. Çekilmiş fakat hâlâ erbabının ifade ettiği üzere, boşluğu bile feryat ediyor, ceddimizin hayaleti ortada dolaşıyor. Onun asırlarca hükmettiği topraklarda kimse uzun soluklu, huzur ve istikrar getirici bir hâkimiyet tesis edemiyor. Acılar, ızdıraplar, feryatlar dinmiyor.

Çünkü, İslâm fütuhâtı dışındaki bütün yayılmalar sömürmeye yönelmiş durumda. Petrol için, altın için, yarın belki su için, ekmek için… Bir milleti kendi dünya hâkimiyetinde sadece bir piyon gördüğü için…

O günler ile günümüz arasında ciddî farklar var elbette. Fakat muzaffer cedlerimizin gayesi dipdiri duruyor:

İslâm, Gönüllerin Fethidir!

Fetihlerin, seferlerin, zaferlerin gayesi, dünyaya bir mesajı duyurmaktı:

Yüce Allâh’ın yüce mesajı…

İ‘lâ-yı kelimetullah… Tebliğ…

İslâm’ın mesajı gönüllerin fethi… İbâdetlerin maksadı da bu. Bu sebeple Molla Câmî çağırıyor:

“Bir gönül al ki hacc-ı ekber olsun!”

Ulvî adâlet, o mesajın himayesinde. Eşsiz merhamet, o mesajın teminâtı. Cihad, insanlarla o mesaj arasındaki engelleri bertaraf etmek.

Fethin 561. yıldönümünde dosya konumuz: Fethin derin mesajı: Gönül Fethi…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; tarih ve siyer-i Nebî zâviyesinden fethin şifresini yazdı:

“Tarihten beri gerçekleştirdiğimiz bütün fetihlerin özünde bir mesaj var: Müjde-i Peygamber. Her müjdenin de bir şartı var: Şahsiyet-i Peygamber. O şahsiyetin de sırrı: Dîn-i Mübîn-i İslâm. Onun da bütün tecellîsi: Gönüllerin fethi.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Fetihlerdeki Ulvî Gaye»nin «Gönülleri Fethetmek» olduğunu, hasımların itiraflarıyla ve Mekke fethinden İstanbul fethine misallerle kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncilerinde ise gönül fethinin toplum içindeki tezâhürü yer aldı. «Hakk’ın Hoşnutluğunu; Kalbi Kırıkların Yanında Ara…» başlıklı yazıda, günaha olan nefreti, günahkâra taşırmama fazîleti misallerle anlatılmakta.

Gönül Fethi ve Tebliğ dosyasında yazarlarımız, gündemdeki mevzulardan da hareketle; tebliğin inceliklerine temas ettiler. Tebliğde gizliliğin ve tedrîcîliğin gerçek anlamı aranırken, asıl tebliğin yaşanan bir ahlâk ve bizzat temsil olduğu vurgulandı. Hâl transferi olmadan tebliğin etkisizliği ifade edilirken, zorlamanın olmadığı tebliğde ısrarın ise zarurî olduğunun altı çizildi. Tebliğin özü olan kelime-i tevhîdin mânâ çerçevesi işlendi.

Mayıs ayıyla birlikte derûnî bir gönül fethinin mevsimi, üç aylar başlıyor. Recep ayında yaşanan Mîrac mûcizesine de dergimizde temas edildi. Mîrâcın hediyeleri ve mîrac sonrasındaki büyük imtihan: Sadâkat ve inanmanın önemi…

Tarih köşemizde; tarih boyunca hiç bitmeyen haçlı seferlerinin Karlofça öncesi sergiledikleri, yakın tarihimizden İskilipli Âtıf Efendi’nin ilim yolculuğu ve Abdurrahman Şeref GÜZELYAZICI’nın hüznü var.

Şiirler… Gönül coğrafyamızın engin genişliğini gönüllerinize aksettirmekte… Harameyn’den İstanbul’a, Kıbrıs’tan Çanakkale’ye «gönüller almaya» gelinen dünyadan, sadece “«kalb-i selîm»in fayda verdiği” âhirete…

Kutlu Doğum kitaplarımıza teveccühünüz için teşekkür ederiz. Sır ve Hikmet İncileri adlı eseri hediye ettiğimiz abone kampanyamız da sizlerin desteğiyle devam ediyor. Büyük ilgi gören hediye kitabımızın dağıtımı başladı.

Arzumuz; sizlere gönül fethinde en güzel malzeme olabilecek şiirler, eserler, dergiler, kitaplar takdim edebilmek…