109. SAYI TAKDİM


Kıymetli Okuyucularımız,
Mahallî seçimler…
Her mahallî seçimde olduğu gibi mahalle muhtarları da seçilecek. Köyler belki fakat şehirlerde muhtarların, bir belediye memurundan pek bir farkı kalmadı. Çoğumuz mahalle muhtarımızı tanımıyoruz bile.
Sokağımızda tanıdığımız bir bakkal, bir terzi, bir manav var mı? Yoksa hepsinin yerini marketler, seri mağazalar ve benzerleri mi aldı?
Sahi komşularımızı tanıyor muyuz?
Birbiriyle son derece kaynaşmış bir mahalle kültüründen gelen bizler, Bâbil Kulesi’nde olduğu gibi birbirimize nasıl yabancılaşıverdik?
Şehir mi değişti insan mı?
Mahalle mi başkalaştı, mahalleli mi? Mekân değiştiyse onu da değiştiren insan… Değişim de, nostalji hissîliğine meydan bırakmayacak bir hakikat. Fakat neye göre değişmeli, mekânımız ve insanımız? Neye dönüşmeli kentlerimiz?
Güzelleşmeli değil mi dünya, çirkinleşmek yerine? Onca sevindirilecek muzdaripler, imar edilecek harâbeler varken, adâlete ve şefkate muhtaç vahşet sahneleri varken, paylaşmalı ve çalışmalı değil mi, çılgınlar gibi eğlenmek yerine?
Şehirlerimiz, Semtlerimiz ve İnsanlarımız;
Dün ve Bugün Nasıl?
Peki Yarın?
Bir mâzî yoklaması, bir durum tespiti ve geleceğe tutulan bir projeksiyon…
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; başyazıda çareyi; şehirlerimizi, semtlerimizi, mahallelerimizi ve insanımızı yeniden, Hazret-i Peygamber’in inşâ ettiği İlim Şehri ve Gönül Şehri’ne göre inşâ ve ihyâ etmemiz olarak takdim etti. «Yolun hakkı»nı vermeye çağırdı.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; şehri yaşatan toplumun huzuruna ve huzurlu bir toplumun şartı olan, itmi’nâna ermiş insanı, Hazret-i İbrahim ve ashâb-ı kiramdan misallerle kaleme aldı.
«Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri»nde tecellîgâh-ı ilâhî olan gönül aynası ve onu cilâlayacak mânevî usûller serd edildi.
Şehirlerimiz, semtlerimiz ve insanlarımızı; dün, bugün ve yarın muhasebesiyle ele alan yazarlarımız; tarihten şahitler, yakın geçmişten hâtıralar ve günümüzden haberlerle yarınlar hakkında uyarılarda bulundular. Problemin daha en başta «ev»den, insanlar arası iletişimimizden, başka kültürlerle farklarımızı muhafaza etme duygumuzu kaybetmemizden, aşırı ve anlamsız nezâketten kaynaklandığını gerekçelerle ortaya koydular. İnsanın ve mekânın ihyâsının muhabbet ve alâkadan geçtiğini tespit ederek, ashâb-ı kiramdan misaller verdiler. Huzuru maddede aramaktan dolayı çirkinleşti şehirlerimiz. Hamd’i bir daha anmaya ve yeniden anlamaya çağırdı, Yard. Doç. Dr. Mustafa CANLI…
Köprülüler, Hasan Ünsî Efendi ve Âkif’in köyü olan Suşisa; tarih, biyografi ve gezi köşelerimizde karşılaşacağınız sîmâ ve mekânlar… Dil ve edebiyatımızda pilâvın yeri ilginizi çekebilecek bir başka yazı.
Şiirler, mekâna da insana da mâzîsinden güç alan bir istikbâli hatırlatmakta. Mart dolayısıyla Çanakkale yine hatırlarda, hâtıralarda…
Acaba Çanakkale ve Çanakkale’yi geçilmez kılan insan da, dünden bugüne ve yarına neye dönüştü ve dönüşecek?
Dileğimiz; hayırlı olana, biz olana dönmesi ve dönüşmesi…
Not: 10’uncu yıl abone kampanyamıza; Hazret-i Mevlânâ nefesinin ve Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi’nin feyizli kaleminin mahsûlu çok kıymetli bir hediye ile başlıyoruz. Değerli okuyucularımıza, Yüzakı’mızın daha nice gönüllere ulaşması yolundaki gayretleri için teşekkür ederiz
Yüzakıyla…