HAZRET-İ TULEYB -3-

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr

İslâm ile şereflenen küçük sahâbîlerden Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, sevgili annesinin de İslâm safların girmesi için çok gayret gösterdi. Birçok konuda olduğu gibi, bir anneye nasıl davranılacağı konusunda da çok güzel örnek olan Hazret-i Tuleyb; sevgili annesini hiç üzmemişti. Müslüman olması için gayret gösterirken asla haddi aşmamıştı. Sevgili annesini; üzmeden, kırmadan, kızdırıp incitmeden sürekli İslâm’a davet etmişti.

Bu arada, İslâm’ın insanı nasıl değiştirdiğini ve nasıl bir şekille şekillendirdiğini bizzat kendi hayatında göstermişti. Bunu da güzel ve ahlâklı görünmek için değil, güzel ve ahlâklı olduğu için ortaya koymuştu. Görünmek başkaydı, olmak başka! O, olmuştu!

Nihayetinde sevgili annesi de İslâm ile şereflenince sevinçlerin en yücesini yaşamıştı. Öyle ki, bütün ses tonuyla bir anda; «Allâhu Ekber!» diye tekbir getirmişti.1 Ardından da yerinde duramaz olmuştu:

–Sevinecek!

–Kim sevinecek?

–Buna çok sevinecek, hem de çok!

–Kim dedim, oğlum?

–Rasûlullah -aleyhisselâm-, senin hidâyete ermene çok sevinecek anneciğim!

–Öyleyse hemen gidip O’na müjdeyi verebilirsin!

–Hayır anneciğim, sadece ben gitmeyeceğim!

–Yanında kimi götüreceksin peki?

–Seni anneciğim, seni!

–Anlamadım!

–Rasûlullah -aleyhisselâm-’a beraber gidelim sevgili annem!

–Doğru söylüyorsun oğlum, beraber gidelim.

–Haydi öyle ise sevgili annem!

–Hemen şimdi mi?

–Hemen şimdi ya!

–Bak ben de çok heyecanlandım!

–Rasûlullâh’ın halasısın sen anneciğim! Neden bu kadar heyecanlandın ki?

–Şimdiye kadar sadece halasıydım oğlum, şimdi ise sahâbîsi olacağım O’nun!

–Hem hala ve hem de sahâbî, ne güzel!

–Aynen senin gibi, değil mi oğlum?

–Evet sevgili annem. Ben hem halasının oğlu ve hem de sahâbîsiyim O’nun!

–Gidelim öyleyse.

Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, sevgili annesi ile beraber evinden çıktı. Artan bir heyecanla yol alırken, sevgili annesinin sahâbî hanımlardan olduğunu düşündükçe, sevincinden ayakları yerden kesiliyordu âdeta.

Nasipsiz müşrikler müslümanlara göz açtırmadıkları için, çok dikkatli gidiyorlardı. Ne olursa olsun Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın yanına gittiklerini belli etmeyeceklerdi.

Çevrelerini dikkatle süzerek Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın evinin önüne kadar vardılar. Yine etraflarına dikkatli bir şekilde bakarak kapıya yaklaştılar. İkisi de artan bir heyecan ve o nisbette de korku içindeydiler:

–Evde midir acaba oğlum?

–Bu saatlerde evinde olması lâzım anneciğim. Ama evinde değilse Dâru’l-Erkam’a gideriz. Sen şu köşeye saklan, ben kapıyı çalayım.

–Aman dikkat et de kimse görmesin!

–Olur, sevgili annem, dikkat ederim.

Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, sevgili annesini köşeye sakladıktan sonra hafifçe kapıyı tıklattı. Çok beklemeden aralanan kapı arkasında Hazret-i Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ- göründü.2

–Çabuk içeri gir Tuleyb!

–Annemle beraber geldim ey Ümmü Eymen anne!

–Ervâ da müslüman mı oldu yoksa?

–Elhamdülillâh!

–Allâhu Ekber!

Annesine işaret eden Hazret-i Tuleyb, yaklaşınca kolundan tutup çabucak aralanan kapıdan içeri soktu. Girer girmez de hemen kapıyı kapattılar:

–Hem buraya ve hem de İslâm’a hoş geldin ey Ervâ!

–Hoş bulduk ey Ümmü Eymen!

–Rasûlullah -aleyhisselâm- senin böyle gelişine çok sevinecek ey Ervâ!

–Ben de çok sevinçliyim ey Ümmü Eymen!

–Haydi öyleyse, sizi hemen O’na götüreyim.

Hazret-i Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ-, önlerine düştü. Bahçeyi ve avluyu geçip evin ana giriş kapısı önüne geldiklerinde heyecanları da o nispette artmıştı.

Hazret-i Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ- hafif bir sesle selâm verince, bir anda kapıyı açan Hazret-i Hatice Anne -radıyallâhu anhâ-; gelenleri büyük bir memnuniyetle beraber, sevgi ve muhabbetle karşıladı:

–Bu ne güzel bir geliş böyle! Gelin bakalım, şöyle geçin. Hoş safâ geldiniz!

–Hoş bulduk Hatice Annem!

–Bakıyorum da nihayet anneni de getirdin ey Tuleyb!

–Elhamdülillâh, annemi de getirdim ey Hatice Annem!

–Rasûlullah -aleyhisselâm- buna çok memnun olacak!

–Evdeler değil mi?

–Az sonra Dâru’l-Erkam’a gidecek, hemen geçin içeri.

Her adımda heyecanları da artıyordu. Evdekiler de gelenleri büyük bir sevgi ve muhabbetle karşılıyorlardı. Bir an önce Rasûlullâh’ın huzûruna varmak isteyen Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, karşılayıcılarla muhabbeti kısa tutmaya çalışıyordu.

Rasûlullah -aleyhisselâm-; seslerini işitmiş olmalı ki, karşılamak için önlerine çıktı. Bir anda Rasûlullah ile karşılaşınca, heyecandan ne diyeceklerini bilemez bir hâle geldiler. Her zaman olduğu gibi, yine Hazret-i Hatice Anne imdatlarına yetişti:

–Sevgili halan ile halaoğlun gelmişler ey Allâh’ın Rasûlü!

–Hoş geldiniz!

Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, dayanamayıp büyük bir sevinçle müjdeyi verdi:

–Sevgili annem de müslüman oldu yâ Rasûlâllah!

–Ben şahâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur. Yine şahâdet ederim ki, sen Allâh’ın kulu ve Rasûlü’sün!

Rasûlullâh’ın; «Hoş geldiniz!» diye karşılamasına karşı, Ervâ Hala büyük bir coşkuyla böyle cevap verdi. Rasûlullah -aleyhisselâm-’ın mübârek nur yüzü öyle bir aydınlandı ki, güneş bile gölgede kalıverdi.

–Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın!

–Bu günlere kadar geç kaldığım için Allah beni af etsin. Sevgili oğlum Tuleyb’in gayreti ile putlardan kurtulup Hakk’ı gördüm hamd olsun. Benim için Allah’tan mağfiret diler misin ey Allâh’ın Rasûlü!

–Allah senin de Tuleyb’in de hayrını versin! Allâh’ın rahmet ve merhameti sonsuzdur!3

–Ayakta kaldınız, oturun şöyle.

Hazret-i Hatice Anne yer gösterince hep beraber oturdular. Ervâ Hala, bu günlere kadar neden geç kaldığını anlatıp özür diledi. Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh- da sevgili annesinin müslüman olmasına ve hemen Rasûlullâh’ın yanına gelmesine o kadar çok sevinmişti ki, söyleyecek bir söz bulamıyordu.

Sevgili annesini hiç üzmemiş olan Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, şimdi de onun hidâyetine vesile olmuştu. İyi ve hayırlı bir evlât olduğunu bir defa daha göstermiş oldu.

Anne ve babasını üzmeyen, kardeşleriyle iyi geçinen, duyarlı ve ince ruhlu olan çocuklar ve gençler; Peygamberimiz’in sevgisini kazanırlar. Hazret-i Tuleyb -radıyallâhu anh-, her hareketi ile bunu ortaya koyuyor. Müslüman, Peygamber Efendimiz’e tâbî olan insandır.

-Sallâllâhu aleyhi ve sellem…-
_______________

1 İbn-i Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, c. 1, s. 232.
2 Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ, c. 1, s. 315; c. 2, s. 272.
3 Hâkim, el-Müstedrek Ale’s-Sahîhayn, c. 4, s. 52.