DRİNA KÖPRÜSÜ -2-

YAZAR : Prof. Dr. Osman ÇETİNKAYA

VİŞEGRAD 2013

Vişegrad Slav kökenli bir kelime olup, «yukarı/üst kale, yukarı köy/kent» gibi anlamlara gelmektedir. Vişegrad, Balkanlar (Bosna-Hersek, Bulgaristan) ve Avrupa’da (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Ukrayna vd.) diğer birkaç kentin veya coğrafî yerin de adı olarak kullanılmaktadır. Drina kenarında yer alan, Drina Nehri’nin arasından akıp geçtiği Vişegrad; Bosna-Hersek, Sırp Cumhuriyeti sınırları içinde kalan bir ilçedir.

Köprünün güney ayağında yerleşmiş, küçük tezgâhlarında İvo ANDRİÇ, köprü, Vişegrad resimleri olan hâtıraları (sulu boya resimler, kabartma tablolar ve magnetler) satan satıcıların davetleri bir tarafa bırakılacak olursa; Vişegrad halkı ile görüşme, temas etme şansı bulamadık. İlçede gözümüze takılan minareyi izleyerek yeni yapılmış olduğu anlaşılan şirin bir camiye ulaştık. Camide ve çevresinde kimseyi göremedik. Son cemaat mahalli açık, ancak esas cami bölümü kapalıydı. Hiç değilse bu bölümü ziyaret edip Vişegrad’ın bu yeni camisinden ayrıldık. Caminin sağ ön yanına lavabolar ve abdest alma mahalleri yapılmış, çevresi yeşillendirilmiş, güller ve diğer süs bitkileriyle donatılmıştı. Cami ile köprü arasında kalan bir ara sokakta; «yeşil üzerine beyaz ay yıldız taşıyan amblemiyle müftülük olabileceğini düşündüğümüz bir yapıya yaklaştık, kapalıydı. Etrafta da soru sorabileceğimiz kimse yoktu.»

Vişegrad’ın nüfusu ve nüfus yapısı ile ilgili maalesef yeni bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. İnternet kaynaklarında en son 1991 yılına ait nüfus sayım ve etnik birleşim bilgileri mevcut. Buna göre Vişegrad, çevresindeki köy ve kasabalarla birlikte toplam 21.199 nüfusa sahipti. Bu nüfusun 13.471 (% 63,54)’ü müslüman Boşnaklardan; 6.743 (% 31,80)’i Ortodoks hıristiyan Sırplardan, geri kalanı da (% 4,66) diğer azınlıklardan oluşmaktaydı. Göründüğü kadarıyla, bugün tablo tamamen değişmiş durumdadır.

VİŞEGRAD KATLİAMI

Vişegrad; 1992-1995 yıllarındaki Bosna Savaşı’nda, stratejik olarak büyük bir öneme sahip noktalardan biriymiş. İlçe yakınlarında bulunan hidroelektrik santrali ve regülâtör, bir yandan bölgeye elektrik sağlarken diğer yandan Drina Nehri seviyesini ayarlama ve köprü mansabında yer alan yerleşim ve arazileri taşkından korumak gibi görevler üstlenmekteydi. Savaş başlar başlamaz; Sırp ordusu, milisler, polis kuvvetleri ve yerel Sırp siviller hep birlikte ilçe ve köylerinde yaşayan sivil Boşnaklar üzerinde şiddetli bir etnik temizleme ve soykırım harekâtına giriştiler. Köyler, evler tahrip edildi, cinsiyetine-yaşına bakılmadan insanlar öldürüldü, evlerde toplanıp diri diri yakıldı, kadınlara ve genç kızlara tecavüz edildi. İnsanlar; evlerini, ailelerini terk edip kaçabildikleri yere kaçmaya çalıştılar, bir kısmı yakalanarak toplama kamplarında çok zor ve ağır şartlarda köle gibi çalıştırıldı, sürekli gayr-i insanî işkenceler yapıldı veya öldürüldü, bir kısmı çaresizlik içinde dağlarda, ormanlarda öldü.

Çok hazindir ki, Drina Nehri; Vişegrad ve çevresinde öldürülen çocuk, kadın ve erkeklerin atılarak yok edildiği âdeta bir insan çöplüğü olarak kullanıldı. Drina Köprüsü de öldürülen insanların nehre atıldığı başlıca mekân olmuştu. 2010 yılında Bajna Basta hidroelektrik santralinin bakımı için su seviyesi düşürüldüğünde, Vişegrad katliamında öldürülerek nehre atılan 2000’den fazla insanın cesedi ve kalıntıları baraj gölünün tabanında ortaya çıktı. Bu rakam, bugüne kadar Avrupa’da en fazla sayıda cesedin bulunduğu toplu mezar anlamına da gelmektedir. Aramalar devam ettirilirken, mevcut yönetim suyu yeniden yükseltti ve aramalara son verilmek zorunda kalındı. Bölgede insanların öldürülerek atıldığı çok sayıda toplu mezar (hâlen ancak 19’u belirlenebilmiş) birer birer ortaya çıkmaktadır. İlçe ve çevresinde bulunan tüm camiler tahrip edildi.

Uluslararası Yugoslavya’da işlenen Cinayetleri Yargılama Mahkemesi (ICTY) kayıtlarına göre Vişegrad ve çevresinde 600’ü kadın, 119’u çocuk olmak üzere 3.000 Boşnak öldürüldü. Bilinmeyen sayıda insan kayboldu, başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Savaş öncesi % 63,54’i müslüman Boşnaklardan oluşan Vişegrad ve çevresinde, 2009 yılına gelindiğinde, hayatta kalabilmiş olan ve esasen de Sırplar tarafından işgal edilmiş köylerine dönebilen bir avuç Boşnak’tan bahsedilmektedir.*

DRİNA KÖPRÜSÜ’NDE TRAJEDİ HİÇ BİTMİYOR!

Vişegrad; Bosna Savaşı sırasında Sırp askerlerinin Bosnalı sivillere karşı giriştiği etnik temizlik ve katliamların en şiddetli olduğu yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bu katliamlar sonrasında kentin Boşnak nüfusunda şiddetli bir düşme kaydedilmiştir. Bir bakıma «soykırım» başarılmış, müslüman nüfus yok edilmiştir. Kentten kitle hâlinde göçler olmuş bunu yeni yerleşmeler takip etmiştir. Drina Köprüsü; yapım aşamasında başlayan ve hiç bitmeyen ölümlere, öldürmelere, intiharlara, cezalandırmalara, kritik buluşmalara konu olur. Bosna Savaşı’nın belirgin olarak yaşandığı noktalardan birisi de yine Drina Köprüsü olmuştur. 1992’deki «Vişegrad Katliamı» esnasında Bosna Sırp ordusu askerlerinin çok sayıda Bosnalı sivil halkı katletmede kullandıkları mekânların başında da Drina Köprüsü geliyor.

Gezi sırasında kılavuzluğumuzu yapan Boşnak öğretmen Salih Hoca bir trajediyi bizimle paylaşmıştı. Yanlış-eksik hatırlayabilme ihtimalini de belirterek olayı burada aktarmak isterim. Salih öğretmen;

“Yakın zamanda bir cenaze merasimine katıldığını, cenaze namazı kılınan kişinin 1992’de elleri ve ayakları bağlanarak Sırplar tarafından Drina Köprüsü’nden nehre atıldığını, nehirde bir müddet sürüklendikten sonra suyun kıyıya attığını ancak ölmediğini, birkaç kişinin onu görüp elini-ayağını çözdüğünü anlatmıştı. Söz konusu kişi, Bosna Savaşı’ndan sonra daha 20 yıl yaşamış, evlenip çoluk çocuk sahibi olmuş ancak kaderin tecellîsi olarak, aynı köprüden düşerek ölmüş.”

Drina Köprüsü romanı yazarı İvo ANDRİÇ’in Ali Hocaya söylettiği; «Allâh’ın Drina’yı terk ettiği» düşüncesinin geçerli olmadığı, Allâh’ın mekânlara, kişilere ve devirlere takdir ettiği kaderin; zamanı gelince gerçekleştiği, bir defa daha açık seçik bir şekilde görülüyor. Bu gün birçoğumuz Bosna-Hersek’e ve savaşın cereyan ettiği mekânlara gidebiliyoruz. Drina Nehri, köprüsü ve Vişegrad’ı ve katliamı sıradan bir turistik gezi çerçevesinde değil, ders alacağımız, sorumluluk bilincimizi arttıracak bir ruh hâliyle değerlendirmeliyiz.

Drina Köprüsü, TRT HD kanalının 2013 güz yayın dönemi için hazırlattığı ve sosyal medyada yakın zamanda yayına gireceğini ilân ettiği bir dizinin de adı. İzleyiciler, Drina Köprüsü’nün trajedisini bu dizide ayrıntılarıyla görmek isteyecektir. Bekleyelim görelim konu nasıl işlenmiş.

SOKOLLU MEHMED PAŞA

Türkiye’de yaşayan ve az da olsa Osmanlı tarihi okumuş olanlar Osmanlı Devleti’nin askerî, siyasî, kültürel başarıları ve yaşadığı her türlü meselede Balkanların ve Balkan milletlerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlayacaktır. Bu bilgilerin üstüne bir de Balkan ülkeleri gezisi eklerseniz, ifade etmeye çalıştığımız durumun önemini daha bir iyi anlıyorsunuz. Balkanlarda nereye giderseniz gidin, üzerinden bir asır geçmiş olmasına -bu süreçte komünizm ve insanlık dışı zorba rejimlerin ülkelerin ve insanların üzerinden bir silindir gibi ezerek, kazıyarak, yok ederek geçmiş olmasına rağmen- izler, ilişkiler, bağlılıklar, hâtıralar «canlı ve taze olarak» hâlen devam ediyor.

Sokollu, 1505’te Bosna-Hersek sınırları içinde yer alan Vişegrad kenti, Rodo kasabasına bağlı Sokol Köyü’nde hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Doğduğu köyün adına izâfeten «Sokollu» olarak tanınmıştır. Anlatıldığına göre;

“Bölgeye gelen Osmanlı devşirme görevlisi, Sokol Köyü’ne de uğrar. Köyün ileri gelenlerinden zengin bir sofra hazırlanmasını ister. Sofra hazırlanınca bir erkek çocuk grubu sofraya oturtulur ve her birinin eline oldukça uzun saplı kaşıklar verilir. Ancak bu kaşıkları kullanarak hiçbir çocuğun yemek yemesi, karnını doyurması mümkün değildir. Çocuklar bu şekilde kendi hâllerine bırakılır. Bir müddet sonra sofranın başına gelindiğinde çocukların yemeklerini tamamen bitirdikleri, karınlarını da iyice doyurdukları görülür. Görevli şaşkındır, bunu nasıl becerdiklerini sorunca tüm çocuklar arkadaşları Bayo Sokoloviç’i işaret ederler. Durum anlaşılmış, hedefe ulaşılmıştır. Sokol Köyü’nden ilk aşamada bu çocuk devşirilir.” Bayo, müslüman olduktan sonra Mehmed adını alır. 1519’da önce Vişegrad’a sonra Edirne Sarayı’na getirilir. İslâm kültürü ile yetiştirilip İstanbul’a gönderilir.

Sokollu, Enderun’da eğitim aldı ve çeşitli görevlerde bulundu. 1541’de Kapıcıbaşılığa, 1546’da Kaptan-ı Deryâlığa getirildi. Trablusgarp Seferi’ne katıldı, İstanbul tersanesini genişletti ve yeniledi, 1949’da vezir yapılarak Rumeli Beylerbeyliği görevine getirildi. Paşa 1551’de Erdel Seferi komutanlığına atandı. Kanunî 1553’te Sokollu Mehmed Paşa’yı Rumeli askerlerinin başında Nahçıvan Seferi’ne gönderdi, başarısı üzerine üçüncü kez vezirliğe yükseldi ve kubbealtı vezirleri arasına katıldı. Nihayet Sokollu 1565’te sadrazamlığa getirildi. Kanunî çok güvendiği Sokollu’ya geniş yetkiler verdi.

Sokollu Mehmed Paşa, Osmanlı’nın her bakımdan zirvede bulunduğu dönemde görev yapmıştır. İcraatları, projeleri ve kişiliğiyle en büyük Osmanlı sadrazamlarından biridir. Sokollu; 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmış, birçok askerî ve siyasî başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında da hiçbir görevinden alınmamış, daima bir üst göreve atanmıştır.

Sokollu, imparatorluğun hemen her yanına yayılmış eserler bırakmıştır. Drina Köprüsü de bunlardan biridir. Don ve Volga ırmakları arasında bir kanal açarak Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu ve Süveyş kanalını açma; İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz’e alternatif bir boğaz açma gibi çağının ötesinde projeleri vardı.

Sokollu 11 Ekim 1579’da İstanbul da bir kiralık katil tarafından öldürülmüştür. Eyüp Sultan Camii yakınında kendisi hayattayken yaptırmış olduğu (1568-1569) türbe içinde medfundur.

Osmanlı devlet yönetiminde, önemli bir süre zarfında zirvede kalan Sokollu Mehmed Paşa Osmanlı’nın Balkan gerçeğinin, Rumeli yanının en müşahhas misallerinden biri. İmza attığı birçok başarı yanında Drina Köprüsü yapımındaki kararı, iradesi, vatan sevgisi, vatana hizmetin ve ahde vefânın yerine getirilişi vesilesiyle Sokollu Mehmed Paşa’yı bir defa daha minnetle, şükranla anmış olalım.
_______________

* Višegrad Massacres. http://en.wikipedia.org/wiki/ %C5%A1egrad_massacres