AVRUPA REFORM HAREKETLERİ -2- MARTİN LUTHER «SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM»

YAZAR : Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com

Avrupa tarihinin ve insanlık tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri kabul edilen Reform Hareketleri, dünyayı sadece din alanında etkilemekle kalmadı; Almanya’da başlayan bu hareket, siyasî, içtimaî, ekonomik ve entelektüel çok köklü sonuçlar doğurdu.

Esasen her şey Wittenberg Üniversitesinde ilâhiyat profesörü olan Martin Luther’in 1511 yılında gerçekleştirdiği İtalya seyahati ile başladı. İnanmış ve Katolik ilkelerle yetişmiş iyi bir hıristiyan olan Luther; bu seyahati sırasında Roma Kilisesi’nde gördüklerine çok şaşırdı ve din adamlarının hayatlarıyla, inandığı değerler arasında uçurumlar olduğu kanaatine vardı. Üst seviyedeki din adamlarının aşırı lüks ve debdebe içinde yüzmeleri; halktan çeşitli bahanelerle cennet karşılığı para talep etmeleri; din adamlarının, Hazret-i İsa’nın «Dağ Vaazı»nda ortaya koyduğu hayat hedeflerine taban tabana zıt bir hayat içinde olmaları; Luther’de çok büyük bir hayal kırıklığı oluşturdu. Şüphesiz Reformcuların tüm din adamlarına yönelen bu eleştirilerini hak etmeyen, keşişler, papazlar ve din görevlileri bulunsa da; Papa ve kilise ileri gelenlerinin elleri, içinden çıkmamacasına, halkın cebine uzanmaktaydı. Nitekim Kilise; önceden yapılmış günahların bedeli olan cezanın bazı bağış ve kefaretlerle, ertelenebileceğini söylemekteydi. Hattâ Papa IV. Sixtus, 1476 yılında âraftaki ruhlar için de endüljans satın alınabileceğini açıklamıştı. Nitekim Rahip Johann Tetzel;

“Paranız Kilise’nin kutusunda tınladığı an, ölmüş sevdiklerinizin ruhları azap yerinden kurtularak cennete doğru uçmaya başlar.” diyerek1 Almanya’daki endüljans satışını ateşli vaazlarıyla yürütmekteydi. Ne yazık ki halk, matbaada basılmış endüljans kâğıtlarından satın almak için kilometrelerce uzaklardan geliyordu.

Martin Luther 1517 yılına gelindiğinde kilisenin kurum olarak yozlaşmasına karşı içinde biriken isyanı ve gördüğü çelişkileri, Wittenberg Kilisesi Başpiskoposu Albrecht’e 95 maddede topladığı bir mektupla iletti. Lâtince kaleme alınan ve kilise kapısına da çakıldığı iddia edilen mektup, manifesto niteliğindeydi. Cesur bir biçimde Katolik Kilisesi’ne itiraz ve isyanları özetlemekteydi:

21. (…) Papa’nın bağışlamasıyla bir insanın bütün cezalardan kurtulduğunu ve selâmete erdiğini söyleyen endüljans vaizleri yanılgı içindedir.

22. Zira Papa, Kanun’a göre bu hayatta ödenmesi gereken hiçbir cezayı âraftaki ruhlar için bağışlayamaz.

43. Hıristiyanlara; fakirlere hibe veya muhtaçlara yardım etmekle, bağışlanma belgesi satın almaktan daha hayırlı bir şey yaptığı öğretilmelidir.

45. Hıristiyanlara; muhtaç birisini görmezlikten gelerek parasını bağışlanma belgesi satın almak için harcayanların, Papa’nın endüljansını değil, Tanrı’nın gazabını satın almış oldukları öğretilmelidir.

86. Yahut: Şimdiki zenginliği en zengin para babalarından daha çok olan Papa niçin, sadece Aziz Petros Kilisesi’ni fakir inananların parası yerine kendi parasıyla inşa ettirmiyor?2

Çok geçmeden bu bildiri Almancaya çevrildi ve matbaada çoğaltılarak dağıtıldı. Bu gelişmeler üzerine Luther, Roma’ya çağrıldıysa da siyasî karışıklıklardan istifade ederek bu emre uymadı. Hattâ 1519 yılında Leipzig’de, Papa’nın temsilcisi Johann Eck ile akademik nitelikte bir tartışmada reformist görüşlerini çekinmeden sürdürdü. Luther’in görüş ve düşünceleri matbaa yoluyla yayıldıkça yayılıyor, Katolik Kilisesi’nden sadece rûhen değil her bakımdan kopuş ve uzaklaşma tehlikeli bir boyuta taşınıyordu.

Nihayet Martin Luther; soyluların, Kilise’nin ve Mukaddes Roma İmparatorluğundaki şehirlerin temsilcilerinden oluşan Worms Diyeti’nin karşısına çıkarıldı. İmparator Şarlken’in de aralarında bulunduğu topluluğun önünde aforoz ve ceza tehditlerine karşı dimdik bir tavır sergiledi. Fikir ve düşüncelerinden vazgeçmeyeceğini açık bir dille ortaya koydu:

“Kitâb-ı Mukaddes ve akıl, bana yanlış yaptığımı söylemedikçe hiçbir fikrimden vazgeçmem, vazgeçemem. Çünkü insanın vicdanının emrettiği şeyi yapmaması ne doğrudur ne de güvenli. Sözlerimin arkasındayım ve geri adım atamam.”3

ALMANYA’DA REFORMUN YAYILMASI

Bu eleştirilere Katolik Kilisesi kayıtsız kalamadı. Martin Luther’in sözlerini geri alması emredildi. Ve nihayet 3 Ocak 1521 tarihinde aforoz edildi. Luther daha sonra yaşadığı 25 yıl boyunca ardı ardına kitaplar yayınladı. Kolay, anlaşılır ve Almanca olarak kaleme alınan bu kitaplar yoluyla ve Kitâb-ı Mukaddes’i tercüme ederek görüşlerini yaydı.

Luther’i; Alman prensleri, dînî görüşleri yanında, toprakla ilgili görüşlerinden dolayı da desteklemekteydi ve kendisini kaçırarak sakladılar. Görüş ve düşünceleri, Alman köylüleri arasında giderek yayıldı. Ruhban sınıfına konulan evlenme yasağının insan dürtüsünü denetim altına alma yönünde nafile bir çaba olduğunu; evlenmenin rûhî avantajlar sağladığını ve bu yüzden hemen hemen herkes için en ideal durum olduğunu söylüyordu. Ayrıca, saban süren bir çiftçinin ya da ortalığı süpüren bir hizmetçinin, Tanrı’ya duâ edip, nefsine eziyet eden keşişten daha büyük bir ibâdette bulunduğunu ifade ediyordu.4 Lâtince ve Yunanca profesörü Philipp Melanchthon, Luther’in görüş ve düşüncelerine büyük destek vermekteydi.

1529 yılında Şarlken; Luther hareketini, güç kullanarak durdurmaya çalıştı. Ancak bazı Alman prensleri bunu «protesto» etti; böylece hareketin adı «Protestan» oldu.5 Şarlken koyu bir Katolik olduğu hâlde, Katoliklerle Protestanlar arasında meydana gelen ve giderek şiddetlenen mücadelelerde mûtedil bir yol izledi. Tabiî bunda Osmanlı’nın batı için amansız tehdit olarak Orta Avrupa’ya yerleşmesinin de rolü büyüktü. Nitekim Luther’in ölümünden (1546) sonra devam etmekte olan Katolik-Protestan savaşı bir müddet sonra Augsburg Barışı imzalanarak sona erdi. (1555) Buna göre Lutherci prenslere, şövalyelere ve şehirlere; güvenlikleri garanti ediliyordu. Her bölgede Lutheryan ya da Katolik olma hakkı verildi. Böylece Almanya’da din savaşları sona erdi. 1555 Augsburg Barışı’ndan sonra Şarlken; «tek bir kilisesi olan birleşik bir imparatorluk yaratma» umudunun sona erdiğini anlayarak tahtını bıraktı. Oğlu Felipe’ye İspanya ve Hollanda’yı, kardeşi Fernando’ya da Mukaddes Roma-Germen imparatorluk tacını devrederek bir manastıra çekildi ve keşiş oldu.

________________________

1 Dr. Ahmet Hikmet EROĞLU, Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış, s. 322, ankara.edu.tr/dergiler

2 Prof. Dr. Kaan H. ÖKTEN, Martin Luther’in 95 Maddelik Tezi, Maltepe Üniv., İstanbul.

3 Merry E. Wiesner-Hanks, Erken Modern Dönemde Avrupa, T. İş Bankası Kültür Yay., s. 225.

4 P. SMITH, Rönesans ve Reform Çağı, s. 275.

5 Hıristiyanlık Tarihi, Yeni Yaşam Yay., s. 369.