VASFEDEMEM GÖNÜL SENİ
YAZAR : Muhammed Taha NOM tahanom@hotmail.com
Sözlükte; insanın mânevî varlığının ifadesi, duygu ve inançlarının kaynağı mânâsına gelen «gönül» kelimesi birçok dilde karşılığı bulunmamasına mukabil, edebiyatımızda özellikle de tasavvufa ait eserlerde çok geniş bir yer tutmuş; İslâm inancının insan gönlünü mukaddes kabul etmesi, âdeta bir gönül edebiyatının doğması neticesini vermiştir.
Batı dünyasının mistisizminin çok ötesinde bulunan İslâm tasavvufu; insanı, hümanizmin dar çerçevesinde değil kâinâtın çekirdeği, yaratılış ağacının en mükemmel meyvesi, yeryüzünde Allâh’ın halîfesi olması yönüyle ele almış, böylelikle ona değerler üstü bir değer atfetmiştir. Evet, insan kâinâtın çekirdeğidir. Nitekim kâinatta her şey onun için yaratılmış ve onun emrine verilmiştir. Bu mevzu Şeyh Gālib’in şiirinde şu mısralarla dile getirilir:
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
“Kendine iyi (dikkatli, kıymet vererek) bak ki sen âlemin özü, yaratılmışların gözbebeği olan insansın.”
Allâh’ın yeryüzündeki halîfesi olmakla da insan sevilmeye lâyıktır ki bunu da Yûnus şu şekilde ifade eder:
Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaratılanı severiz,
Yaratandan ötürü…
Hiç şüphesiz insanı bu denli kıymetli kılan aklının ve şuurunun ötesinde sahip olduğu en kıymetli varlığı olan gönlüdür ki kudsî hadis olarak nakledilen bir ifadede yüce Allâh’ın;
“Ben yere göğe sığmadım; ancak bir mü’min kulumun gönlüne sığdım.” fermân-ı Sübhanîsinin tezâhürü olarak âdemoğluna bütün varlıkların verâsında bir değer kazandırmıştır. Bu yüzdendir ki, Molla Câmî şöyle der:
Dil-bedest âver ki hacc-ı ekberest,
Ez-hezâran Kâbe, yek dil bihterest,
Kâbe bünyâd-ı Halîl-i Âzerest,
Dil nazargâh-ı Celîl-i Ekberest…
***
Gönül al hacc-ı ekber istersen,
Yeğdir on kerre hacca gitmekten…
Hakk’ı aksettiren bir ayna gönül;
Âzer’in oğlunun binâsı değil!
(Nazmen terc. Harun ÖĞMÜŞ)
Bundan ötürü Kâbe-i Muazzama’ya Kâbe-i Halil; gönle ise Kâbe-i Celil denmiştir. Nasıl ki Cenâb-ı İbrahim -aleyhisselâm-’ın inşa ettiği Kâbe’yi Hazret-i Fahr-i Âlem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz putlardan temizlemekle mâmur eylediler, aynen öyle de gönülden mâsivâyı temizlemek sûretiyle onu imar etmek gerektir. Bu hakikati Osman Hulûsî Efendi;
Gönülden başka bir sevdâ çıkarsa;
Mekân-ı maksad-ı aksâ gönüldür…
mısraları ile dile getirirken, Şeyhülislâm Yahya Efendi de;
Gönlünde senin gayr u sivâ sûreti n’eyler?!.
Lâyık mı bu kim Kâbe’ye büthâne desinler!..
mısralarıyla aynı gerçeğe tercüman olmuştur.
Gönül Çalab’ın tahtı,
Çalab gönüle baktı.
İki cihan bedbahtı;
Kim gönül yıkar ise…
diyen Yûnus Emre birinci mısrada mezkûr hadîse telmihte bulunup, ikinci mısrada ise;
“Şüphesiz ki Allah, sizin görünüş ve mallarınıza bakmaz; ancak sizin gönüllerinize bakar.” hadîs-i şerifini hatırlatarak, gönül yıkan kişinin iki cihanın en talihsiz kişisi olduğunu ifade etmiş, Niyâzî-i Mısrî de;
Yere göğe sığmayan, bir mü’minin kalbindedir;
Katremin içinde ummânımdır Allah hû diyen…
diyerek duygularımızın kıblesi olarak Kâbe-i Celîl’i işaret buyurmuştur.
«Sığmam» dedi Hak; «Arz u semâya…»
Kenzen bilindi, dil mâdeninde…
beytiyle İbrahim Hakkı Erzurûmî ise; gönlü, insanın sahip olduğu bütün hâsselerin menbaı olan bir muammâ olarak kabul etmiştir. El-hak, doğrudur. Zira asırlardan beri gönül hakkında nice sözler söylenmiş, nice şiirler yazılmıştır. Fakat bunların hiçbiri o kalp cesedinin rûhunu tam mânâsıyla ifade edememiştir. Zira bu muammâyı; insan, akıl yoluyla anlamaya muktedir değildir. Bu sebeple yine Hazret-i Hakkı’nın ifadesiyle Beyt-i Hudâ olan gönül hakkında, -tıpkı evin sahibi için; «Mâ arafnâke» okunduğu gibi- söylenecek son söz; «Bilemedim!» demek olacaktır. Sözlerimi müşârünileyhin mevzûmuza ışık tutacak şu mısraları ile bitirmek istiyorum:
Vasf-ı lisan seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..
Nutk u beyan seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..
Her hünerin kemâlisin,
Her güzelin cemâlisin
Hüsn ile ân seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..
Şevk ü taleb ki sendedir,
Zevk ü tarab ki sendedir,
Aşk ile can seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..
Olmasa kibr ile riyâ,
Sensin ol Beyt-i Kibriyâ
Genc-i nihan seninledir;
Vasfedemem gönül seni!..
Bilmedi kimse cevherin,
Âleme doldu Kevser’in,
Zevk-i cinan seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..
Hükmüne Hakkı bendedir,
Cânı seninle zindedir
Cümle cihan seninledir,
Vasfedemem gönül seni!..