HUZÛRU TERK

TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI) tali@yuzaki.com

Sevince gayrıyı cânan, şuûru terk etti…
Yakınca bağrını âteş, fütûru terk etti…

Karardı gönlü, bütün ilmi cehle gark oldu!
Kederle doldu tamâmen, sürûru terk etti…

«Ateştenim.» diyerek yandı, yandı külleşti,
Dumanla, isle bulandıkça nûru terk etti!..

«Ateş, ateş!» diye çıldırdı kavrulup gitti,
Suyun önünde hasetten buhûru terk etti…

Yanıldı bir kere, mümkündü affedilmesi de,
Fakat o, affedecek Tek Gafûr’u terk etti!..

O oldu küfr-i inâdî için birinci misal!
Hudâ’nın emrini, Tevrat, Zebûr’u terk etti!..

Makāmı öyle yukardaydı, sanki bir Mûsâ,
Atıp elindeki elvâhı Tûr’u terk etti!..

Meleklerin hocasıyken neler getirdi başa,
Haset için nice âlî umûru terk etti!..

Akıl yürüttü de hâşâ hatâyı keşfetti:
«Tenezzül etmedi âteş, çamuru terk etti!..»

Güler melâike, İblîs olan Azâzîl’e?
Rezîl olur yine dönmez gurûru terk etti…

Rakîbi gördüğü Âdem babam önünde bir an,
Eğilmemek için iblis, huzûru terk etti…

Asıl şu insana Tâlî eder, durur hayret,
Kanıp da hasmına nîçin şuûru terk etti?!.

Vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün

6 Ağustos 2006-15 Nisan 2007