ŞAH-MAT!
Servet YÜKSEL servety@t-online.de
Âhiret hayatı gerçek hayatmış,
Heyhat, insan hep kendini aldatmış…
İşte çağdaşlıkta gelinen nokta,
Hayâsızlık imrenilen sanatmış!
Doludizgin tâğutlukta yarışan,
Medeniyet, vicdanları kanatmış.
Vahiyden bîhaber zavallı aklın,
Terakkîsi güdük, fikri bayatmış.
Ne yaptıysak bir fiskelik değil mi?
Gurura kapılan azabı tatmış.
Aradığın ölümsüzlük secdede,
Huzurdan kovulan şeytan inatmış.
Azmanlaşan nefsin cinneti yakın,
Keyiften yan gelip, çamura yatmış.
Rezil dünya örseledi kadını,
Rabbim «anne» diye ince yaratmış.
Alınınca bereketi zamanın,
Gün telâşla doğmuş, acele batmış.
Okudun mu avucunu ecelin?
Bir hamlede binlercemiz şah-matmış.
Ne tarafa kaçacaksın ey gafil?
Bir kudret ki, çepeçevre kuşatmış.
Kitabımda; «Oku!» emri dururken,
Bir ömür tozlanmak yaman tezatmış.
Ateşe su, gözyaşları mü’minin,
Hak rızâsı gönlündeki muratmış.
Hevâsını putlaştıran tiranlar,
Zulmeti nur diye halka dayatmış.
Zihinleri bulandıran herifler,
Doğruluktan yana bahsi kapatmış.
Tarihimin yabancısı bir güruh,
Gençliğimin kaderine zar atmış.
Doymamaktan, gıdayı da bozdular,
Çoğu şuur aynasını çatlatmış.
Hırsın artıkları, haram lokmalar,
Kalbe giden damarları tıkatmış.
Bu îman uğruna kül olsan ne gam,
Âşıklar canını Mevlâ’ya satmış,
Âhiret hayatı gerçek hayatmış…