YÜZAKI

SÛFÎ (Turhan ATEŞCİ)

Arı kovanı sanki, yer-gök Kur’ân’la inler,
Güneşlerin doğduğu bir şafaktır Yüzakı.
Talebesi ders verir, hocası ezber dinler,
Fatihler yetiştiren bir kundaktır Yüzakı.

Hakkı anlatmak için gerekir ince lisan,
Mâzîsini bilmeden âtî kuramaz insan,
Sanat ve edep ile yoğruluyorlar her an,
Zarâfet kitabına taç kapaktır Yüzakı.

Îmanlı yürekleri, sağlam sîneler besler,
Kur’ân’ın nûru ile dağılır bütün sisler,
Îlâ-yı hak yolunda coşar gönülde hisler,
Yepyeni fetihlere bir sancaktır Yüzakı.

Yüzakı cân evidir üşüyen gönüllere,
Gönüller ravzasıdır tomur tomur güllere,
Mihraptır, minaredir Kur’ânî bülbüllere,
Kubbemde dalgalanan bir bayraktır Yüzakı.

Müellif şifâ yazar, şairi mânâ şakır,
Ümmeti ilmek ilmek gönül diliyle dokur,
Binlerce sevdâlısı her ay hasretle okur,
Çölü cennet eyleyen bir ırmaktır Yüzakı.

Durma, bu coşkun nehre damla damla sen de dal,
Mîrâs-ı Ahmedî’den hisse hisse nasîb al,
Terkeyle kîl ü kāli, gönlü sonsuzluğa sal,
Hakikat mîrâcına bir buraktır Yüzakı.

Şu düsturla yaşadı üstâdım Sâdık Dânâ:
“Ne mutlu yüz akıyla âhirete varana!”
Onun nûru; «Ey Sûfî, bilesin!» dedi bana:
“Medeniyet mektebi öz ocaktır Yüzakı.”