ÖĞRENEN ÖĞRETMEN MODELİ

YAZAR : Aynur TUTKUN aytutkun@gmail.com

Okul yıllarımızı hatırlayalım… Bir yazılıda ya da sözlüdeyken sorularla karşılaştıkça öğretmenimizin yüzünde;

“Haydi bil bunu da göreyim seni…” ifadesini kaçımız görmemişizdir? Bu ifade kendimiz hakkındaki düşüncelerimizi nasıl etkilerdi? Bildiysek elbette bir kahraman gibi düşünürdük kendimizi! Fakat kahramanlık buysa koskoca sınıfta kaç tane kahraman olurdu? Geri kalanlar hep işe yaramaz, adam olamayacak cinsten öğrencilerdi değil mi?!. Böyle hissettik/hissettirildik. Hele sözlülerde öğretmenin karşısında ve sınıfın ortasında düştüğümüz durum… Adam olmak için gayrete geliriz, daha çok çalışırız diye düşünüldü belki. Fakat bu metod onurumuzu, ümidimizi ve özgüvenimizi kırmaktan, dersi not için öğrenmekten başka bir işe yaramadı!

Bizim ülkede öğrenci olan kaç çocuk; güven veren, sıcak, destekleyen, ümit veren, çocuğun da onuru olacağını düşünen, öğrenmenin erdemini öğretmeye çalışan öğretmen modeliyle karşılaştı? Sorgulamak, zor durumda bırakmak değil de öğrenmeyi, araştırmayı öğretmek ve sevdirmek, yapabileceği inancını diri tutmak kaç öğretmenin işi oldu bizim ülkede?

Her meslek elbette fedâkârlık ve sorumluluk gerektirir; fakat meslek sahibi olacak yaşa getiren, hattâ bir mesleği öğreten de öğretmenler olunca, öğretmenlik daha da bir önem arz etmekte değil midir!

Eğitilecek ve öğretilecek olanlar kalburüstü olanlar değildir sadece. Onları eğitmek daha kolay, kalburaltıları eğitmek ise daha zordur. Fakat onların hepsi bu ülkenin çocuklarıdır. Ve hepsinin de her şeyden önce insan olmaları gerekmektedir. Tüm öğretmenler bu şuurda, en sorumlu ve en fedâkâr insanlar olmalıdırlar.

Öğretmenliğin ne kadar mukaddes bir meslek olduğundan söz edilir hep 24 Kasım’larda. Bu mukaddesliği kaç öğretmen hak etmektedir? Maaşlarda da iyileşme sağlandıktan sonra, yaz tatilinde bol bol yatılacak rahat bir meslek olduğu için tercih edilir olmadı mı bu meslek? Sebebi böyle olanın mukaddesliğinden bahsetmek ne kadar doğrudur? Her türlü bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu şu teknoloji çağının yerli/yersiz özgüvenli çocukları karşısında öğretmenler kendilerini geliştirme konusunda en meşgul insanlar olmalı değiller midir?

Öğreten öğretmenler kendilerini de aynı zamanda öğrenenler olarak gördüğü sürece başarılı olurlar. Bir mütefekkir; “Kişi öğrenmeyi bıraktığı an yaşlanmıştır.” der.

Matematik, Türkçe, fen, sosyal kadar, öğretmenlerin; insan ve toplum psikolojisinden, bilim ve teknolojiden, din ve ahlâktan, üretim ve tüketimden, bilgisayar ve internetten de haberi olmalıdır. Kendini sürekli yenileyen, öğrenmeye ve gelişmeye açık olanların meslekleri mukaddestir, yan gelip yatanların değil! Eskiden olduğu gibi her söyleneni dinleyen, kabul eden öğrenci modeli de yoktur artık onların karşısında. Kendi psikolojilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğine inanan, teknolojiden anlıyor olmanın verdiği bir özgüvenle sorgulayan, itiraz eden, karşı çıkan öğrenci modeli; öğretmenler kendilerini geliştirmediği sürece onları zor durumda bırakacak gibi gözükmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığının uygulamaya koyduğu yeni müfredat, öğretmenler için değişimi kaçınılmaz hâle getirmiştir. Artık dikte eden ve ezberleten bir yaklaşımdan çok; yenilikçi, üretici, ortak çalışmalar yapabilen, tenkitli düşünebilen, problem çözme becerisine sahip, bilişim okuryazarlığı olan öğretmen modeli hedeflenmektedir. Öğrencilerin öğrenme stilleri, zekâ düzeyleri, şahsiyetleri, duruma bağlı psikolojileri hep gözönünde bulundurulması gereken konulardır.

Öğretmenlerin çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve yeterlilikleri noktasında eksikleri vardır; gelecek nesillerin yetiştirilmesi için öğretmenlerin bu eksiklerini kapatma sorumluluğu ve zorunluluğu çok âşikârdır. Aksi takdirde gelecekte öğretmenlerin, öğrenciler üzerinde pek fazla etkisi kalmayacaktır.

Yaptıkları araştırmada Cumming ve Owen (2001); işbirliği yapan öğretmenlerin daha yenilikçi olduklarını, yenilikçi öğretmenlerin de işbirliğine daha istekli olduklarını belirtmişlerdir. Başka bir araştırmada da; öğretmenlerin teknolojiden yararlanmasının, meslektaşlarıyla işbirliği içinde olması ve teknoloji kullanan meslektaşlarını örnek alıp almaması ile ilgili olduğu belirlenmiştir. (Ross vd., 2001)

Araştırmaya, öğrenmeye, kendini geliştirmeye, işbirliğine, istişâreye açık olan öğretmenler; kaliteli öğrenciler yetiştirmeye muvaffak olacaktır. Artık ülkemiz ve dünyamız kaliteli insanlara eskisinden daha çok ihtiyaç duymaktadır!