Esenlik ve Rahmet Kaynağı SELÂMLAŞMAK

YAZAR : Mehmet DERE mehmet.deri@gmail.com

Sözlüklerde selâm; emniyet, güven, kurtuluş, esenlik, barış, huzur anlamına geldiği gibi, insanların birbiriyle karşılaştıklarında kullandıkları yakınlık, dostluk, saygı ifade eden söz, işaret ve hareket mânâsını da karşılamaktadır.1

Selâm, insanların birbiriyle diyaloğunun/iletişimin ilk adımıdır. Kalıcı dostlukların başlangıcını sağlayan eşsiz güzellikte bir ifadedir. Herkese selâm vermek ve verilen selâma aynen veya daha güzeliyle karşılık vermek yüce dînîmizin biz müslümanlara bir emridir. Kur’ân-ı Kerim’de;

“Size bir selâm verildiği zaman ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin.” (en-Nisâ, 4/86) buyurulmaktadır. Bu sebeple, birbiriyle karşılaşan iki müslümanın selâmlaşması sünnettir, daha doğru bir ifadeyle selâm vermek sünnet, verilen selâmı almak veya daha güzeliyle karşılık vermek ise farzdır.

İnsanlar birbiriyle selâmlaşınca aralarında anlaşma ve kaynaşma hâsıl olur. Selâmlaşmayla kırgınlık, dargınlık ve düşmanlıklar yerini dostluklara bırakır. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şu hadîsi ile konunun önemini açıklamaktadır:

“Îman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îman etmiş olmazsınız. Size yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” (Müslim, Îman, 22, 93; Tirmizî, İsti’zan, 1; İbn-i Mâce, Edeb, 11)

Selâm, «selâmün aleyküm» (es-selâmü aleyküm) «selâm sizin üzerinize olsun, Allah sizi her türlü kazadan ve belâdan korusun» denilerek verilir. Selâmı alan da buna mukabil olarak «aleyküm selâm» (ve aleykümü’s-selâm) «selâm sizin de üzerinize olsun, Allah sizi de her türlü kazadan ve belâdan korusun» diye hayır duâda ve iyi dilekte bulunur. Selâmlaşmada yaygın bir biçimde bu ifadeler kullanılmakla birlikte «es-selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh» «Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun» ifadesiyle verilip «ve aleykümü’s-selâm ve rahmetullâhi ve berekâtüh» «Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi sizin de üzerinize olsun» ifadesiyle karşı cevap verilen şekli de kullanılır.2

Selâm, aynı zamanda Allâh’ın güzel isimlerinden biri olup;3 esmâ-i hüsnâ (Allâh’ın güzel isimleri) hadîsinde geçer.4 Selâmet, esenlik, güven ve huzur veren anlamındadır. Namazdan çıkış selâmının arkasından okunan “Allahümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm…” diye başlayan tâzim ifadesinde selâm, hem Allâh’ın ismi olarak zikredilmekte hem de selâmetin Allah’tan geldiği belirtilmektedir.5

Kur’ân-ı Kerim’de selâmlaşmayla ilgili olarak; Allâh’ın müttakî (takvâ sahibi) kullarına,6 hidâyete erenlere,7 seçkin kullarına,8 cennet ehli mü’minlere,9 Hazret-i Nuh -aleyhisselâm-, Hazret-i İbrahim -aleyhisselâm-, Hazret-i Musa -aleyhisselâm-, Hazret-i Harun -aleyhisselâm- ve Hazret-i İlyas -aleyhisselâm-’a,10 bütün peygamberlere11 selâm verdiği, meleklerin Hazret-i İbrahim -aleyhisselâm-’a ve Hazret-i Nuh -aleyhisselâm-’a gittiklerinde onlara selâm verdikleri,12 yine meleklerin cennet ehline selâm verdiği,13 cennet ehlinin birbirlerine selâm verdikleri,14 Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e de kendisine gelen mü’minlere; «Selâmün aleyküm!» diye hitap etmesinin emredildiği15 bildirilmektedir.

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- selâm vermeyi sevap kazandıran,16 cennete girmeye vesile olan17 önemli bir sâlih amel olarak tarif etmiş, müslümanların çokça selâmlaşmalarının karşılıklı sevgiyi ve muhabbeti artıracağını,18 birbiriyle karşılaşan iki müslümandan daha önce selâm verenin Allâh’a daha yakın olacağını,19 selâmlaşmanın hayır ve bereket getireceğini20 belirterek müslümanlar arasında selâmlaşmanın yaygınlaştırılmasını tavsiye etmiştir.21

Yine Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çocuklara22 ve kadınlara selâm vermiş;23 küçüklerin büyüklere, binekli, atlı veya arabalı olanların yayalara, yürüyenlerin oturanlara, arkadan gelenlerin önden gidenlere, iki grup karşılaştığı zaman az olanların çok olanlara selâm vermesini tavsiye etmiş;24 kişinin kendi evine girerken de evde bulunan ev halkına (anne, baba, çocuk ve diğer yakınlar) da selâm vermesini emretmiştir.25 Nitekim konuyla ilgili bir âyette de;

“Evlere girdiğiniz zaman kendi ev halkınıza selâm verin.” (en-Nûr, 24/61) buyurulmuştur. Ayrıca bahsedilen âyette, evde hiç kimse yoksa kişinin kendi kendisine selâm verebileceği bildirilmiştir. Böyle bir durumda verilecek selâma da kişi; «es-selâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihîn» «Allâh’ın selâmı bizim ve sâlih kulların üzerine olsun» demelidir. (Mâlik, Muvatta, Selâm, 8) Çünkü müslümanın evinde rahmet melekleri bulunur.

Gruplar arası selâmlaşmada ise grubun içinden bir kimsenin selâm vermesi, diğer gruptan da bir kişinin verilen selâmı alması yeterlidir.26 Şayet gruptan hiç kimse verilen selâmı almazsa o grupta bulunan herkes günahkâr olur. Bir gruba girerken selâm verildiği gibi, o gruptan veya birinin yanından ayrılırken de selâm verilmelidir.27 Selâm verirken veya alırken eğilmek doğru bir davranış değildir.

Gayrimüslimlere «selâmün aleyküm» denilerek selâm verilmez28, ehl-i kitaptan (hıristiyan, yahudi) birisi selâm verirse «ve aleyküm» diye cevap verilir.29 Çünkü selâm iki müslümanın birbirine olan karşılıklı hayır duâsıdır, bu duâ cümlesi bizzat Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tarafından biz müslümanlara öğretilmiştir. Müslümanların aynı ortamı paylaştıkları gayrimüslimlere onların kendi dillerinde «merhaba», «günaydın», «selâmlar» vb. gibi kelimelerle/cümlelerle selâm vermesi sosyal barışın, huzurun ve karşılıklı iyi münasebetlerin devamı açısından olumlu bir davranıştır.

Namaz kılmakta olana, uyuyana, Kur’ân okuyana ve dinleyene, hutbe okuyana ve dinleyene, ezan okuyana, kāmet getirene, vaaz edene ve dinleyene, tefekküre dalmış olana, ders okutana, ilimle meşgul olana, tuvalette, banyoda olana, içki içene, kumar oynayana, tavla oynayana, açıktan açığa günah işleyen fâsığa, hamamda olup da tesettüre riâyet etmeyene, şarkı söylemekte olana selâm verilmez, mekruhtur.30

Sonuç itibarıyla söylemek gerekirse selâm; barış, esenlik, güven, huzur, her türlü belâ ve kötülüklerden uzak olma anlamında İslâmî bir ifade olup, müslümanların birbirine karşı hayır duâsı ve iyi dilek temennisidir.

Selâmlaşmak; sosyal barışın, sevginin, saygının, içtimaî dayanışmanın ve kaynaşmanın en güzel nişânelerinden birisidir. Bu sebeple yüce dînîmiz İslâm, selâmlaşmaya büyük önem vermiş ve müslümanlar arasında selâmlaşmanın yaygınlaştırılmasını emretmiştir.

________________

1 Komisyon, Türkçe Sözlük, c. 2, TDK. Yay., Ankara 1988, s. 1274; İlhan AYVERDİ, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, c. 3, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2006, s. 2693; Mehmet DOĞAN, Büyük Türkçe Sözlük, İz Yay., İstanbul 1996, s. 966.
2 Mehmet EFENDİOĞLU, «Selâm», DİA., c. 36, TDV. Yay., İstanbul 2009, s. 342; Zeki DUMAN, Kur’ân-ı Kerim’de Adâb-ı Muâşeret, Tuğra Neşriyat, İstanbul 1994, s. 317.
3 el-Haşr, 59/23.
4 Tirmizî, Daavât, 82; İbn-i Mâce, Duâ, 10.
5 Müslim, Mesâcid, 135-136; Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî, Salât, 10; Nesâî, Sehv, 81.
6 el-Hicr, 15/46.
7 Tâhâ, 20/47.
8 en-Neml, 27/59.
9 el-Ahzâb, 33/44; Yâsin, 36/58.
10 es-Saffât, 37/79, 109, 120, 130.
11 en-Neml, 27/59; es-Saffât, 37/ 181.
12 Hûd, 11/48, 69; el-Hicr, 15/52, ez-Zâriyât, 51/25.
13 er-Ra‘d, 13/24; el-Hicr, 15/46; en-Nahl, 16/ 32; ez-Zümer, 39/73; Kāf, 50/34.
14 Yûnus, 10/10; İbrahim, 14/23; Vâkıa, 56/25-26.
15 el-En’âm, 6/54.
16 Buhârî, Îman, 20.
17 Tirmizî, Kıyâme, 42.
18 Müslim, Îman, 93; Ebû Dâvud, Edeb, 142.
19 Ebû Dâvud, Edeb, 133.
20 Tirmizî, İsti’zan, 10.
21 Buhârî, Îman, 20; Müslim, Îman, 14; Ebû Dâvud, Edeb, 142.
22 Buhârî, İsti’zan, 14; Müslim, Selâm, 14; Ebû Dâvud, Edeb, 147.
23 Buhârî, İsti’zan, 15; Ebû Davud, Edeb, 148; Tirmizî, İsti’zan, 9.
24 Buhârî, İsti’zan, 4, 5, 6, 7; Müslim, Selâm, 1; Ebû Davud, Edeb, 134.
25 Tirmizî, İsti’zan, 10.
26 Ebû Dâvud, Edeb, 141.
27 Ebû Dâvud, Edeb, 139; Tirmizî, İsti’zan, 15.
28 Müslim, Selâm, 13.
29 Buhârî, İsti’zan, 22; Müslim, Selâm, 13; Ebû Dâvud, Edeb, 149
30 Lütfi ŞENTÜRK – Seyfettin YAZICI, İslâm İlmihâli, DİB. Yay., 11. baskı, Ankara 2004, s. 483; Duman, age., 323-324.