80. Sayı Takdim

 

Kıymetli Okuyucularımız,

Kulaklarımızın duyması için bir alt ve üst sınır var. O eşiklerin altını da üstünü de işitmiyoruz. Bir an bu eşiklerin olmadığını düşünsek, yerin altında, üstünde ve göklerdeki muazzam sistemleri bir işitsek; buna tahammül edebilir miydik?..

Güneşteki ve güneş gibi milyonlarcasındaki dev reaktörler…

Binlerle galaksideki, katrilyonlarca araçlık trafik…

Mikro âlem farklı mı? Her hücrede, her atomda bir cevelân, bir hareket, bir çalışma…

Mahlûkata bakın; mevsim mevsim vazifesini yapan nebâtat, hayvanat, hattâ bulutlar, sular, rüzgârlar…

Hepsi, Yaratıcı’nın emrinde, vazifeleriyle meşgul…

O mahlûkat içinde biri var ki, gayreti ve gayretinin estetiği, Varlığın Nûru tarafından hâlis mü’mine benzetilmiş:

MÜ’MİN ARI GİBİDİR…

Vazifesini yapmak, insanlara faydalı olmak, gayretini en güzel, en zarif sûrette ortaya koymak… Kimseyi incitmemek, kul hakkına girmemek…

80. sayımıza ulaştığımız Ekim sayımızda dosya konumuz; çalışmak, alın teri ve emek…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, başyazıda; her şekle ve işleyişe müsait yaratılışta olan insanın, yabancı profilleri benimseme hatasına temas etti. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in mü’minlere gösterdiği en güzel modeli, bal arısı ve hâlis altın misallerini on beş maddeyle şerh etti. Eğitimde kovan sistemini ise şöyle tanıttı:

“Binlerce çiçekten toplanan malzemenin; olduğu gibi bırakılmayıp mutlaka neticeye bağlanması, daha doğrusu petek petek bala dönüştürülmesi.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Mü’min ve Dünya» başlıklı makalelerinin birincisinde, tevekkül, istiğnâ, yardımlaşma ve dünyaya kapılmama dengeleri içinde, bir mü’minin helâl rızık endişesini kaleme aldı.

Kalbin Gözyaşlarında; Turgut Bey, Yûnus Dede’den kul hakkı endişesini öğrendi.

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI, ahîlikten günümüze iş ve emek kesimlerinin dînî hassâsiyetlerine tesir eden âmilleri ele aldı. Ayla AĞABEGÜM, iş ahlâkı ve bunu düzeltmede halka ve münevverlere düşen vazifeleri hâtıra ve yorumlarla işledi. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, ilim tahsilinde başarıya ulaşmanın şartlarını İmam Şâfiî’den dört maddeyle serdetti. H. Kübra ERGİN; kapitalizmin, reklâmlar mârifetiyle mutluluğu maddiyatta arama hilesine dikkat çekti. B. Cahit ÖZDEMİR, «Emek» çerçevesinde medeniyet hâfızamızı tazeledi.

İrfan ÖZTÜRK Hocaefendi, gaflet dolu uykulardan uyanmaya davet ederken; Âdem SARAÇ ilk müslümanların sosyal yapısını ve fedâkâr gayretlerini anlattı.

Ahmet ZİYLAN; Hüdâyî Hazretleri’nin geçtiği mânâ yolundaki ciğer satma terbiyesini, tevâzu, medenî cesaret ve azimli çalışmanın bir modeli olarak iş hayatına adapte etti. Hakkı ŞENER, sıra dışı bir berberin, çok farklı bir düğün tebrikini kaleme aldı.

Sadettin KAPLAN’dan çocuk ve edebiyat irtibatına dair bir yaklaşım, Mehmet DERE’den bir söz edebi muhtevamız arasında yerini aldı.

Tarih köşemizde çalışkan bir âlimimiz Molla Gûrânî, sekiz yıla büyük başarılar sığdıran gayretkeş padişah Yavuz Sultan Selim ve renkli kişiliğiyle Yusuf Kâmil Paşa’nın da aralarında bulunduğu bir çok sîmâyı okuyacaksınız.

Ve elbette şiirler… Emek mahsulü mısralar, titiz söz ve mânâ, şekil ve ruh işçiliğinden geçmiş şiirler… Petek petek sözün balı, dilin kaymağı…

İnsanı vazifesine, arılar gibi faydalı olmaya, altın gibi kıymetini muhafaza etmeye davet eden…

Yüzakıyla…