Hayırsever Bir Saray Kadını ZEYNEP SULTAN

Can ALPGÜVENÇ alpguvenc@gmail.com

Zeynep Sultan, Osmanlı Devleti’ni yirmi yedi yıl başarıyla yöneten; şair, hattat, yenilik ve sanat âşığı Sultan III. Ahmed’in (1673-1736) otuz evlâdından biridir. Sultan III. Ahmed; bu kadar fazla evlâda sahip olmasına rağmen, çocuklarının çoğu çok küçük yaşta vefat etmiş, sonraki yıllarda doğan çocuklarına ise ölenlerin isimleri verilmişti. Bu bakımdan hünkârın 28’i kız olan çocuklarından (sadece ikisi erkekti) üçünün isimleri Zeynep’tir. Bu üç Zeynep’ten ilki 1708’de doğmuş, sadece sekiz ay yaşamış; ikincisi 1710’da dünyaya gelmiş, ama kaderin garip bir tecellîsi yine sekizinci ayın sonunda vefat etmişti.

***

Yazımızda eserlerinden söz edeceğimiz Zeynep Sultan’ın doğum tarihi 17141 olup; annesi, padişahın ikinci hasekisi Mihrişah Vâlide Sultan’dır.

Sonraki yıllarda Osmanlı tahtına geçen Sultan III. Mustafa’nın ana-baba bir kız kardeşi olan Zeynep Âsime Sultan, 1728 tarihinde henüz 14 yaşında iken, zayıf bünyeli oluşu sebebiyle «Sinek» veya «Küçük» lakaplarıyla tanınan Mustafa Paşa ile evlendirildi. Hanım Sultan’ın düğünü, kızkardeşleri Saliha ve Ayşe Sultan’ın düğünleriyle birlikte yapılmış, evlilik hazırlığı olarak, her üçü için yaptırılan eşyalara 42 bin dirhem gümüş harcanmıştı. Evlendiği sırada 45 yaşlarında olan Küçük Mustafa Paşa, evliliği sonrasında yirmi yıldan fazla Anadolu’nun çeşitli yerlerinde vali olarak vazife yapmış, daha sonra vezir rütbesiyle Mora muhassıllığı makamına tayin olunmuştu.2

TRAMVAYA FEDÂ EDİLEN SEBİL!

Zeynep Sultan, evlilik hayatının otuz altıncı yılında, eşi Küçük Mustafa Paşa’nın 1764 yılında vefatı üzerine dul kaldı. Bir yıllık aradan sonra, Belgrat Valisi Melek Mehmed Paşa3 ile evlenen Zeynep Sultan, bundan sonraki hayatını hayır hizmetlerine vakfetti.

Hayırsever bir hanım olan Zeynep Sultan’ın en önemli eseri, 1769 yılında, -Melek Mehmed Paşa ile evli olduğu dönemde- Eminönü Soğuk Çeşme mevkiinde (Gülhane Parkı karşısı) devrin hassa baş mimarı Tahir Ağa’ya inşa ettirdiği külliyedir. Eski kaynaklarda «Rûhî Sultan Camii» olarak anılan Zeynep Sultan Camii’nin cümle kapısı üzerindeki kitâbede;

«Sâhibü’l Hayrat ve’l Hasenât Zeynep Sultan binti el-Gazi Ahmed Hân-ı Sâlis. Sene 1183 fî 15 M»4 yazısı okunmaktadır.5

***

Zeynep Sultan ayrıca, bu caminin ana giriş kapısının soluna bir sebil, ön tarafına da bir sıbyan mektebi ile bir türbe yaptırmış, ancak sebil ve türbe günümüze kadar gelememiştir.

Sebil; 1871’de atlı tramvayın trafiğe çıkması üzerine yol genişletilmesi sırasında yıktırılmış, bir müddet sonra cami mütevellîsi Hatice Hanım, mevcut enkazdan sebili yeniden inşa ettirme gayretine girmesine rağmen, bu hayırsever hanımın vefatı üzerine teşebbüsü akîm kalmıştı. Daha sonra Eminönü Bahçekapı’da Sultan I. Abdülhamid’in inşa ettirdiği Hamidiye Külliyesi, IV. Vakıf Han yaptırılmak üzere yıktırılınca, buradan sökülen sebil, Zeynep Sultan Camii dış avlu duvarına nakledilmiş, böylece bu nakil işlemi sırasında Zeynep Sultan sebilinin son kalıntıları da ortadan kalkmıştır.6

Sirkeci’den nakledilen ve yine Mimar Tahir Ağa’nın eseri olan bu zarif sebil, günümüzde maalesef büfe olarak kullanılmaktadır!

MEZARINDA RAHAT VERİLMEDİ!

Zeynep Sultan Türbesi de aynı şekilde cadde genişletilmesi esnasında yıktırılmıştı. Bu yıkım sırasında 25 Mart 1774 tarihinde 60 yaşlarında vefat eden ve kendi yaptırdığı türbeye defnedilen Zeynep Sultan’ın sandukası kaldırılmış, hayırsever sultanın kemikleri bir tabuta konularak -maalesef- caminin bodrumuna indirilmişti. 1955 yılında cami ve hazire çevresindeki duvar yeniden inşa edilince, Hanım Sultan’ın kemikleri yeniden avluya nakledilmiş, bu defa eşi Melek Mehmed Paşa’nın mezarı yanına defnedilmişti.7

CAMİYİ, CEMAAT RESTORE ETTİ!

Caminin iç avlusundan geçilince dört porfir sütunlu ve sivri kemerli, beş açıklığa sahip son cemaat mahalline ulaşılır. Ortada bir kubbe, yanlarda aynalı tonozların örttüğü bu cemaat yerinde, cümle kapısının her iki yanında mihrap nişi (girintisi), nişlerin yanında birer dikdörtgen pencere vardır. Cümle kapısının üzerinde mermer yapım kitâbesi yer almaktadır. Kitâbenin üstünde dilimli soğan şeklinde, üstü alemli bir kemer süslemesi göze çarpar.

Caminin tek şerefeli minaresi yapının batısındadır. Kürsüsü ve pabucu kesme taştandır. Minarenin tuğla gövdesi inşa edilirken taş merdivenler dışarıdan görülebilecek şekilde bırakılmış, merdivenlerin tuğla örtü arasında beyaz renkleriyle helezoni bir biçimde belirmesi, minareye orijinal bir manzara kazandırmıştır. Minarenin inceliği ve külâhının diğer barok camilerden farklı olarak klâsik tarzda oluşu dikkat çekicidir.

***

Zeynep Sultan Camii; tek kubbeli, kare plânlı, bir son cemaat yeri ve bir avluya sahip sade bir yapıdır. Cümle kapısından ana mekâna girişin hemen üstünde altı ince mermer sütunun taşıdığı ahşap kadınlar mahfili, sol üstte hünkâr mahfili bulunmaktadır. Mihrap, kırmızı mermerden olup, iki yanında kırmızı porfirden iki sütunçe vardır. Mihrap üzerindeki kitâbede ise bir âyet yer almaktadır. Camide kalem işi bezemelerle zengin bir süsleme elde edilmiştir. Kalem işleri, son cemaat yeriyle birlikte caminin her yerinde göze çarpmaktadır.8

Uzun bir süre harap durumda kalan Zeynep Sultan Camii, ilk olarak 1917’de bir onarım geçirmiş, 1958’de Vakıflar İdaresinin, 1983’te ise cemaatin yardımıyla restore edilmiştir.

ORTAYA SAÇILAN KAVUKLAR!

Zeynep Sultan, Sirkeci’de Taya Hatun Sokağı’nda Salkımsöğüt tekkesi karşısında bulunan çeşmenin de bânîsidir. Üzerinde h. 1184 (m. 1770) tarihi okunan bu çeşmenin kitâbesi, süslü bir çerçeve içerisindedir. Üç musluklu çeşme, son yıllara kadar suyu kesilmiş ve âtıl bir durumdaydı. Teknesi çukurda kalan zarif çeşmecik, son yıllarda onarılarak temizlenmiş, çevresine; ince zevklerle dolu, şanlı medeniyetimizi hatırlatmayı sürdürmeye başlamıştır.

Gāzi Ahmed Hân-ı sâlis duhteri cûd-i zeman
Câmiü’l hayr u kerem hazret-i Zeynep Sultan

Çeşmenin, dört beyitlik kitâbesinin ilk beyti yukarıdaki mısralarla başlamaktadır:

***

Külliyeye dâhil yapılardan biri olan sıbyan mektebi ise 1970’te çıkan bir yangında yanmış, 1983’te vakıflarca onarılan yapı, 1988’de Türkiye Anıtlar Derneği’ne tahsis edilmişti. Derneğin bugün depo olarak kullandığı alt kat, 1983’teki onarımlar sırasında hafriyatın toprağıyla doldurulmuş, bu toprağın dernek tarafından boşaltılması sırasında; pek çok lâhit parçası, mezar taşı, kavuk ve serpuş ortaya dökülmüştü. Bugün bunlar, cami ile medrese arasındaki alanda üst üste yığılmış durumda beklemektedir.

Caminin hazîresinde de Zeynep Sultan’la birlikte ikinci eşi Melek Mehmed Paşa, Alemdar Mustafa Paşa ve Kethüdası Mustafa Refik Efendi ile birlikte pek çok tanınmış sîmâ bulunmaktadır.
________________________

1 Zeynep Sultan’ın doğum tarihinin 1715 yılı Ekim ayı ya da onu izleyen aylarından biri olduğu rivâyet edilmektedir.
2 Ahmet YARAMIŞ, «III. Ahmed’in kızı Zeynep Sultan’ın Hayatı ve Üsküdar’daki Vakfiyesi», II. Üsküdar Sempozyumu Bildiriler, İstanbul, 2004, c. I, s. 198.
3 Güzel yüzlü ve yakışıklı olması sebebiyle «Melek» lakabıyla tanınan Mehmed Paşa, Rumeli’nin çeşitli eyâletlerinde valilik görevlerinde bulunduktan sonra, bir müddet seraskerlik yapmış, son olarak sadrazamlık makamına getirilmişti.
4 Gazi III. Ahmed Han’ın kızı, hayır ve iyilikler sahibi Zeynep Sultan, 21 Mayıs 1769.
5 İ. Güven GÜVELİOĞLU, Osmanlı Mezar Taşları ve Zeynep Sultan Hazîresi, İstanbul, 2008, s. 37.
6 Güvelioğlu, a.g.m., s. 38.
7 Gülbin GÜLTEKİN, «Zeynep Sultan Camii ve Sıbyan Mektebi», İstanbul, 1995, c. VII, s. 550.
8 Gültekin, a.g.m., s. 550.