YÛNUS SEVGİSİ

Zahit GENÇ zahitgenc@gmail.com

Asırlardır gönüllerde yaşayan Yûnus adı anıldığında, aklımıza sevgi; sevgi deyince de Yûnus Emre gelir. Bu ikisi kadar birbirine yakışan, kaynaşan ve bağdaşan iki kelimeye az rastlanır.

Bu sevgi ki; insanda yaratılıştan var olan, gönüllerde bulunan bir güç, özünde mevcut nurlu bir aydınlık, kalplerde yer eden solmaz bir güzelliktir. Yûnus ise; bu sevginin sırrına ermiş, gerçek sevgiliyi bulmuş, sevginin sesi olmuş velî bir kuldur.

Bu yüce insanın bir Allah dostu olduğunu çoğumuz biliyoruz ancak ondaki üstün sevgiyi, Hak sevgisinde yok oluşun gerçek sırrını bu zamanda anlayamayanlarımız da vardır. Çünkü ondaki ilâhî aşk bazı insanlar tarafından tam olarak anlaşılamamış; «Yaratılmışları severiz Yaratan’dan ötürü» sözü çarpıtılarak; o, sadece insanları seven biri olarak değerlendirilmiştir.

Bu anlayışla hareket edenler öyle ileriye gitmişler ki, onu hıristiyanvârî usûllerle anma hatasına düşerek adına «oratoryo»lar yapmışlardır. Hâlbuki Yûnus demek Hak sevgisiyle yoğrulmuş ve bu sevgide yok olmuş bir gönül eri demektir.

Yûnus’u seviyorum demekle, Avrupa’daki karnavallar gibi festivaller düzenlemekle, davul ve zurna ile onu anlamak mümkün değildir. Bu şekilde hareket etmek Yûnus sevgisini modaya dönüştürmekten, özde değil de sözde ve şekilde kalmaktan başka bir şey değildir.

Yûnus’u gerçek olarak anmak istiyorsak, onun rûhuna uygun, İslâmî bir anlayış ve yaşayışla Kur’ân ve ilâhîlerle anıp yâd etmeliyiz. Onu anmak güzeldir ama onu anlamak ve yaşadığı gibi bir hayat yaşamaya gayret etmek daha güzeldir.

O, Allâh’ı sevdiği için insanı sevmiş. Bütün yaratılmışları hoş görmüştür. Zaten dînimiz de bunu emreder. Hakk’ın rızâsını kazanmak için bu şarttır. Yûnus’un yaptığı da bu olmuştur.

İnsan sevgisi beşerî bir sevgidir. Allâh’ı sevmeden insanı sevmek bir değer ifade etmez. Beşerî aşk ile ilâhî aşk arasında kıyaslanamayacak kadar büyük fark vardır. Birincisinde fânîlik, bencillik ve kıskançlık vardır. Sevdiklerini yalnız nefsi için severler. İkincisinde yani ilâhî aşkta durum böyle değildir.

Yûnus Allâh’ı sevmiş, gönlündeki bu sevgiyi ve sevgiliyi bütün insanlara tanıtmaya ve sevdirmeye çalışmıştır. Bunun için diyar diyar gezmiş, gönlündeki ilâhî aşkın verdiği ilhamla, güçle, nice güzel şiirler yazmıştır.

Onun bu şiirleri; çağıl çağıl çağlayan ak köpüklü çağlayanlar misali asırlardır duru ve diri bir şekilde müslümanlara bir umut, bir ışık, bir sevgi sunmakta, insanların îman dolu kalplerini şenlendirip coşturmaktadır. Şiirlerindeki güzellik ve sır ise yine ondaki Allah sevgisinin sınırsızlığından kaynaklanmaktadır.

Yûnus hem sevmiş, hem de sevdiğini insanlara sevdirmeye çalışmıştır. Onu asırlardır yaşatan, bu sevgidir. O; sevgisini hem herkesin anlayabileceği duru, temiz ve sade bir Türkçe ile hem de müslüman milletimizin inancını bütün incelikleriyle dile getirmiştir.

Yine Yûnus’un «ete kemiğe büründüm, Yûnus diye göründüm.» Sözünden O’nun Allah sevgisinde yok olduğu, ilâhî sevginin zirvesine ulaştığı, gerçek Yûnus’un etle kemikle görünen Yûnus olmadığını çıkarabiliriz.

Bunlardan dolayı diyoruz ki, «Yûnus’u seviyorum.» demek yetmez. Onu anlamak lâzım; onu anlamak için de İslâm’ı bilmek, îman ve güzel amel sahibi olmak lâzım. Allah dostlarını bilmeyen, onları sevmeyen, Taptuk terbiyesi almayan, onların gönül iklimlerinin nurlu esintilerinden soluklanmayan, Yûnus’u anlayabilir mi?

Gerçek Yûnus’u tanımak, gerçek sevgiye erişmek istiyorsak; onun yürüdüğü yollardan, onun tuttuğu dallardan, onun döktüğü dillerden ve tattığı sevgiden bulmamız lâzımdır.

Kısacası Yûnus kendini Allâh’a adayan bir velîdir. O; sanat olsun, iş olsun diye şiir söylememiş, sevgisini dile getirmek, sevdiğini herkese sevdirmek için söylemiştir. Onun tek dâvâsı Hakk’ı sevmek ve sevdirmek olmuştur. Onu anlamak, onun dâvâsını anlamak ve yaşamakla mümkündür.

Sadece Yûnus Emre haftalarıyla, festivallerle, konferanslarla, modaya dönüşmüş Yûnus sevgisiyle yetinmeyelim. Kendimizi onun gibi Hakk’a adayalım. Hak sevgisiyle yoğrulalım.

Ancak bu şekilde Yûnus’u anlar, onu tanırız. Bu sayede gerçek sevgiyi öğrenir, gerçek sevgiliyi buluruz.

Asırlardır gönüllerde yaşayan,
Hiç sönmeyen bir nur gibi ışıyan,
Yüreğinde Hak sevgisi taşıyan,
Yûnus gibi olmak ister bu gönül!