Küçük Bir Yüreğin Büyük Duyguları…

Sıddıka Hafsa ÖZKÖK, 11 yaşında 6. sınıf öğrencisi

Sevgili Peygamberim;

Asırlar sonrasından sesleniyorum Sana. Sen’i çok çok özlediğimi her zaman bilmeni isterim. Benim rüyalarıma gelmeni isterim Peygamberim.

Sen’in gibi olmayı isterim, Sen’in gibi sabırlı olmayı isterim Peygamberim.

Sen’in nasıl doğmadan önce ve 6 yaşında annen ve baban öldü ise benim de 3 yaşımda babam öldü. Ama Sen’in gibi sabredemesem de az çok sabretmeye çalışıyorum.

Peygamberim;

Sen Kâbe’de ibâdet ederken devenin işkembelerini Sen’in üstüne atmışlar sabretmişsin.

Taşlanmışsın sabretmişsin.

Uhud Dağı’nda dişin kırılmış sabretmişsin.

Geçtiğin yollara pislikler atmışlar sabretmişsin ve buna rağmen kimseye bedduâ etmemişsin.

İşte, Allâh’ın Rasûlü; Sen’in bu sabırlılıkların bize örnek oldu.

Herkes tek Allâh’a inandı. Peygamberim, Sen Son Peygamber olarak o taştan yapılmış putlara tapanlara; yeni, güzel ve Allâh’a inanan bir dîne çağırdın:

Ve dolayısıyla bizi de çağırdın.

Çünkü eğer onlar inanmasaydı Allah korusun biz de başka cansız varlıklara tapardık. Ama ne kutludur ki Allah Teâlâ bizi Sen’in ümmetin olmakla şereflendirdi.

Gerektiği kadar şükredemesek de Sen bizi ilk sözün olan ümmetim adı altında şefâate nâil eyle.

Salât ve selâm Sen’in üzerine olsun.