SÛFÎ TESBİHTE DÖNER

M. Faik GÜNGÖR m.f.g.023@hotmail.com

Umman damlaya muhtaç, damla ise ummana…
Her şey bir şeye amma, insan olan îmâna…

Toprağa düşen tohum, su olmazsa yeşermez.
İçi yanmadan tandır ham geleni pişirmez.

Çark döner renk değişir, varlık aslına döner.
Dökülür gökten yıldız, kandiller tek tek söner.

Kimin için başını taşlara çarpar sular?
Âşıklar ki aşkını gözyaşlarıyla sular.

Kurtuluş bir limana tereddütsüz varışta…
Bu gayeye yönelik nice kayık yarışta…

Ne kadar da dolansa, ışıtsa gün etrafı,
Gölgede kalır dâim insanın bir tarafı.

Görev taksim edilmiş; dil söyler, kulak duyar.
Ferman Hakk’ın buyruğu cümlesi buna uyar.

Sûfî tesbihte döner, semâzen ekseninde.
Dönen beden arınır, dön arınsın senin de.

Neden kalem ve silgi hep yan yana duruyor?
Doğruyu ve yanlışı kim birlikte kuruyor?

İstiğfar, günahlara çekilen silgi midir?
Yoksa heybesindeki cevâhir bilgi midir?

Haramın çekirdeği mideyi şişirmeden,
Zikre başla, dilinden tövbeyi düşürmeden

Dağlar ardından haber ulaşınca nefere,
Ardına bakmadan can, çıkar kutlu sefere.

Yürürler hep beraber, ölen kim bilmez adam,
Defin işi bitince yıkılır üstüne dam.

Geri döner gidenler mevtânın ardı sıra,
Kal desen kimse kalmaz şah eylesen Mısır’a.

Mal tabutun dışında, çoluk-çocuk niçinde…
Tüm bunların sahibi ameliyle içinde.

Yalvarırım Allâh’ım alma başımdan akıl,
Zor günde zor sualin cevabını kolay kıl!..