GEL EY BAHAR!

Servet YÜKSEL servety@t-online.de

Benlik-senlik kavgasında biz gitti…
Hep kabukla oyalandık, öz gitti…

Hayâsından kızarırdı gül gibi,
Yüce Dost’u hatırlatan yüz gitti…

«Yâ Allah!» der, urganları kırardık,
Yiğitleri bağladığım söz gitti…

Rüzgâr küllerini varsın savursun,
Ocakları tutuşturan köz gitti…

Bir dünya ki, haram zevkler peşinde,
Hayatlar bilirim çok ucuz gitti…

Batıdan, doğuya zulmet çökünce,
Dağların ardını gören göz gitti…

Ata hakkı, ekmek hakkı, su hakkı…
Tadımızın mihenk taşı tuz gitti…

Ah bir bilsem nasıl böyle lâl olduk?
İlimde, irfanda hangi cüz gitti?..

Bir tufan sonrası koptu imâme,
Herkes bir tarafa yalınız gitti…

Kervanıma haramîler üşüştü,
Rûhum yağmalandı, sanma az gitti…

Bir acayip zamânenin sevgisi,
Genç adamda vakar, kızda naz gitti…

Cehaletten, kabalıktan, hamlıktan…
İnsandaki fıtrî neşe, haz gitti…

Kelimeler lügatımdan sürülmüş,
Dîvan şiirimde saklı giz gitti…

Gönlümü sızlattı ezber ettiğim,
Bir yalanmış dere-tepe düz gitti…

Gerçeğimi ısmarladım tarihe,
Yetmez mi bir Fatih, bir Yavuz gitti?..

Bu milletin kara sevdalıları,
Hiç huzur görmedi, uykusuz gitti…

Kevserinden içmek için İlâhî…
Şanlı şehidlerim hep susuz gitti…

Bir elekten elerler ki, bilinmez,
Kim gayyâya düştü, kim temiz gitti?..

Hak aşkına gel ey bahar bekletme,
Yaprak döküp, solduğumuz güz gitti!..