CENNET EŞİKTE AĞLAYIŞ!..

-Leb Değmez/Dudak Değmez Naat-*

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

Eritti canları aşkın, eritti hasret ile,
Çağır yakınlığa artık, çağır icâzet ile…

Sekiz cihette de cennet eşikte kıl cânı,
Ki her cihet Sana ersin sekiz delâlet ile…

Çağır yakınlığa, cennet eşikte nâlânız,
Ezelde aşkı içen teşneyiz riyâzet ile…

Çağır yakınlığa, cennet eşikte ihsân et,
Çağır yakınlığa Allâh için, asâlet ile…

Çağır kederliyi, cennet eşikte eyle hilâl,
Ecel dahî diriliktir yanında gāyet ile…

Esirge âşığı, cennet eşikte haşre çağır,
Dışarsı sâdece ağyâr elinde zillet ile..

Dışarsı sâdece nârın sarâyı ey Dîdâr,
Çağır, çağır diyerek, ağlarız, esâret ile..

İlâç için Sana geldik, kırık kanatlarla,
Eşikteyiz, ne desen râzıyız, riâyet ile…

Asıl hayâta da cennet eşikte Sen’sin can,
Yanık ezâna sarıldık yakîne niyyet ile..

Serin denizlere yelken açan yığınla inat,
Yanınca anladı, Sen çâresin, nihâyet ile…

Sen’in yanındaki sahrâ, serinletir ciğeri,
Sen’in dışındaki cennet, yakar harâret ile!..

Giden gelen yanarak gitti geldi ey Kandil,
İçir şelâle-yi nîsânı, içir hidâyet ile…

Kasırga arttı, tıkandık, tekin değil taşra,
Hayâtı çek yine yerden ta Arş’a hicret ile…

Acıklıdır hele cennet eşikten ayrı hayat,
Çisil çisil yine hicran, çeşitli âdet ile…

Sıkıntılarda zehir gizli, hastayız yine âh!
Yetiş, kalanlara ey Yâr, yetiş inâyet ile…

Cihan yıkık, inananlar ezik, hilâl dargın,
Yazık ki şerre yenildik, yetiş celâdet ile…

Katıl salâya, kaçışsın çekirgeler kenara,
Sen’inle sînelerin şânı şan, dirâyet ile…

Sen’inle aynı şehir ehli eyle, cân ilini,
Ya aynı eyle Sen’in kaldığın eyâlet ile..

İkindi asrına, heyhat ki, sızdı Sen’sizlik,
Ne hâldeyiz, Sana zâhir, gelen şikâyet ile…

Neler, lisânı da kıt etti, çağla ey Deryâ,
Çağılda Sen dile, aksın naat, selâset ile…

A Çâre! Sen’deki ahlâka ihtiyâç, âcil,
İnâyet et, yetişen nesle aynı haslet ile…

Asıl dağarcığa dek cadde cadde sıçradı kir,
Sen’in izinde arındır esas tahâret ile…

Yanında katreyi deryâ eden nazarsın Sen,
Yeşerdi, değse elin, taş dahî şahâdet ile..

Işıldat ey Işığın Tâcı, ey Azîz İnci,
Saran karanlığı tekrâr ışıldat ahret ile..

Niyaz akışları her yanda sel kesildi Sana,
Akış derinlere, her hıçkırıkta kesret ile…

Likā için yine cennet eşikte ağlayanı,
Çağır da nezdine şâd et, çağır ziyâret ile…

Nedir anahtarı cennet eşikte iç sarayın?
Nasıl, nasıl açılır, halk için saâdet ile?

Dizildi yan yana cennet eşikte hatt-ı salât,
Serildi yerlere, ihlâs içinde lezzet ile…

Seher esintisi cennet eşikte secdededir,
Değer alınlara estikçe eski hâlet ile…

Sitâreler, yine cennet eşikte seccâde,
Sitâyiş ehli de ey Şah, senâya gayret ile…

Hatâlılar ise cennet eşikte sel deresi,
Netîce yaş diye içten, kan aktı haşyet ile…

Kederle çınladı cennet eşikte aşkından,
İşitti kendini her yankı, aynı tıynet ile…

Sesinle titredi cennet eşikte sessizler,
Ne istediyse erenler, erişti neş’et ile…

Ne hisseler ile cennet eşikte âyet açık,
Hadîsi anladılar seyredenler âyet ile…

Neler neler yine cennet eşikte nâzildir,
Sen’in için ne eserler yazıldı Hazret ile…

Neler yazılsa da cennet eşikte kadrine az,
Ezelde kadrini Allah ki yazdı izzet ile…

Yetiş, yetiş dese cennet eşikte hasta kişi,
Ayaklanır yatalak, kattığın sirâyet ile…

Sırayla can seli hâlinde işte hicranlar,
Derinden inledi çın çın «salâ» işâret ile…

Ey eski kātili cennet eşikte kardeş eden,
Cılızdı, âcizi şâd eyledin adâlet ile…

Yığıldı dert ile cennet eşikte her dilsiz,
Çıkan netîceye dillendi can, cesâret ile…

Çağır yeşil yere cennet eşikte Seyrî’yi,
Naatten ağzı açık, yandı kaldı hayret ile…

Esirge yalnızı, cennet eşikte, Sen’den say,
Sen’inle Sen yaşanırken, yaşandı cennet ile…

*Leb değmez, dudak hareketiyle çıkan sessiz harflerden «b, m, p» harfleri kullanılmadan yazılan ve böylece dudaklar birbirine değmeden okunmakta olan şiirlere verilen isimdir. Bu şiirde ayrıca «f, v» harfleri ile sesli harflerden de «o, ö, u, ü» harfleri kullanılmamıştır. Yani bu şiirde alfabeden 9 harf yoktur.

Vezni: mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün
(fa’lün)

04 Eylül 2010 / Medîne-i Münevvere