KİM ÇIKAR CAN KOKAN YOLUN ÜSTÜNE?

Hadi ÖNAL

Yüzüne gülerken içinden sövme,
Çivit boya gitmez alın üstüne…
Yanlışı, «çıkarın var» diye övme,
Bal suyu içilmez yalın üstüne…

Gönül sevgi yurdu, esmesin ham yel,
Edep yağmurunda yun da öyle gel,
Ne o, kula kulluk, iki büklüm bel,
Yükleme kimliğin pulun üstüne…

Hakk’ı tanı, hakkını bil, hak söyle,
Aç gönül kapını var pazar eyle,
Gör, gözet düşkünü somurtma öyle,
Asma kaşlarını dalın üstüne…

Sermayen sandıkta bir uzun hece,
Sarmasın rüyanı karanlık gece,
Hayat bir muamma zorlu bilmece,
Sakın türkü yakma falın üstüne…

Terazile günü boşa geçirme,
Sevdana sıtmalı sular içirme,
Sen, sen ol kıymeti elden kaçırma,
Bina inşa olmaz külün üstüne…

Silâh mı? Çeşit çok, ölüm bir, tek bir,
Kuşku akla zarar, sevgi panzehir,
Îman, sabır, şükür; işte üç sefir,
Doğru tek, o da farz, kulun üstüne…

Üşür anızlarda cennet sürgünü,
Sis kaçığı bilmez dünü, bugünü,
Görmeden ufukta büyük düğünü,
Şiir falan yazma gülün üstüne…

Demlenen yürekten takvim sorulmaz,
Rahmet çınarına yaprak darılmaz,
Aşk zikre başlarsa gayret yorulmaz,
Kim çıkar can kokan yolun üstüne?