ÜSKÜDAR’IN O YERLERİ

Harun ÖĞMÜŞ

Önceydi… Yıllar önce… Ilık, tatlı bir bahar…
Her bahçe lâlezâr…
Yer, kâinâta zînet olan kutlu bir diyâr:
İstanbul-Üsküdar…

Şehlâ bakışlarıyla vurulmuştum ansızın,
Bir nâzenin kızın…
Tâ kalbe işlemişti o hançerler âşikâr
Eylerdim âh u zâr…

Lâkin nasıl da zevk alıyordum o âh ile
Gelmez inan dile…
Gönlümde yoktu zerrece dünyâya îtibâr,
Şan, şöhret, iktidar…

Bambaşka bir cihanda idim âdetâ o dem,
Bilmem nasıl desem?..
Taşmıştı gönlüm aşk ile bir okyanus kadar,
Bilmezdi had-kenâr…

Sarhoş misâli yalpalayıp durdum ilk zaman…
Hiç semt ayırmadan…
Çengel, Küçüksu, Çamlıca, Beykoz, Harem, Hisar,
Hep sırdaşımdılar…

Derdim ki saf-derunca gezerken o yerleri,
«Bulsam o dilberi»
Her gördüğüm hayâli sanırdım o şîve-kâr,
Etmektedir güzâr!..

Heyhât! Karşılaşmadık aslā, bir an bile!
Yaz geçti nâfile!..
Lâkin gönülde yaktığı mahzûz eden o nâr,
Hâlâ bugün yanar!..

Mısrâlarım bugün bile hâlâ onun için,
Ağlar için için…
Gitsem o eski yerlere gönlüm durup sorar:
Nerlerdedir o yâr?

Vezni: mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün
mef’ûlü / fâilün