AYNADA GÖZLER
TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)
-Necip Fazıl’ın Aynalar şiirinden ilhamla-
Ödüm kopar, bakamam, ayna bir derin kuyudur,
Çekiştirir beni aksimle, aynanın huyudur!
Rahat bırakmayan, âteş bakışlı pîr orada!
Bakar durur kuyudan âdetâ esîr orada!
Eğer gözüm takılıp kalsa kül eder, yakarak!
Alevli okları yollar, soğuk soğuk bakarak!
Kolay değil bakabilmek hesap sorar gözler,
Rüyâ değil kara kâbus! Fenâ yorar gözler!
Ne hakla yol keser, insanca hürriyet nerede?..
Ayıplayan şu bakışlar, sürekli pencerede!..
Hayır hayır bakamam ben, henüz hazır değilim,
Veballerin yükü altında inliyor kalbim…
Beden gözüyle bakarsan, gözün-kaşın görünür,
Gönül gözüyle bakarsan, akan yaşın görünür!..
Bu cam okutturuyor benliğin akislerini,
Yüzünde gel oku, vicdâna yüklü hislerini…
Kaçak nefis ile vicdan bu camda karşılaşır…
Bu sırda akseden işmar, yığınla sırrı taşır…
Asıl irâde esir, dişlerinde aç nefsin…
Asıl irâdeyi âzâd eder şu göz hapsin…
Ömür bir ayna, bütün iş ve sözlerin ayna…
Samîmi dost ve açık sözlü gözlerin ayna…
Hatânı söylese gözler, sevin, kesilme duvar;
Bütün vücûdunu, yârın, aleyhte bulmak var!
Gönül, utanmayı terk et, hesâbı vermelisin!
Bakınca gülmeli gözler, o hâle ermelisin!
Kaçırma gözleri, vicdanla sulhe varmaya bak…
Kaçışların sonu bir gün bu çağrıdan olmak!..
Bakıp da sâdece endâmı seyreder, gāfil…
Nasıl da aynada vicdânı katleder, kātil?!.
Bu sırlı cam, yarınından haber veren ekran,
Bu cam; muhâsebe göstergen, elde son imkân…
Berâat ettirebildinse kendi kendini sen,
Gerekmez endişe etmen sırâtı geçmekten…
Hudâmız aynaya koymuş kitâb-ı a‘mâli
Lütuftur aynada gözler, kahır değil, Tâlî!