GÜZEL AHLÂK -3-

Doç. Dr. Seyit AVCI seyitavci1968@mynet.com

İlim; kişinin söz ve davranışlarını güzele, iyiye doğru yönlendirir. Söz ve davranışları güzel olan, Yaratıcı’nın emrine uyan, insanî ölçüler içinde yaşayan bir insanın üstün bir kişiliğe sahip olacağında hiç şüphe yoktur. Her şeyin bir kıvâmı olduğu gibi, insanın kıvâmı da ilimle birlikte ahlâk güzelliği iledir. Tabir câizse ilim; iç güzelliği, ahlâk da dış güzelliğidir. İnsan zâhiri ile bâtını, dışı ile içi ile belli bir kıvâma ulaştığı zaman; kemâle ermiş, olgunlaşmış olur. Bu ise büyük bir meziyet, büyük bir fazîlettir. Allah katında kişiyi değerli hâle getiren, üstün hasletlerdir. Allah; kişilerin şekillerine ve kalıplarına değil, gönüllerine ve kalplerine bakar. İlâhî nazargâh kulun kalbidir. Hak Teâlâ oraya nazar eder. Kendi rızâsına uygun niyetler taşındığını, kendi hoşnutluğunu kazandıracak ameller yapıldığını gördüğü zaman oraya nazar eder. Padişahlar mâmur olan hânelere ziyarete gelirler. Hak Teâlâ da mâmur olan gönüllere, güzel ahlâk sahibi mü’minlerin kalplerine tecellî eder.

İlim ve güzel ahlâk bakımından sahâbe-i kirâmın dinde ayrı bir yeri vardır. Onlar ilim bakımından da ahlâk bakımından da en güzele ahlâka sahiptiler. Bunda hiç şüphe yoktur. Bazı istisnâî siyasî mücadeleler öne sürülerek bu durum göz ardı edilemez. Hüküm genele göre verilir ve istisnâî kısmî durumlar bu genel hükmü değiştiremez. Onların ilim bakımından üstün yerlerine, ahlâk bakımından güzel örneklerine tarihî rivâyetler şahitlik etmektedir.

Nitekim Zeyd İbn-i Sâbit’in âzadlı kölesi insanlarla oturduğu zaman, Zeyd -radıyallâhu anh-’dan daha vakarlısını ve hürmetkârını, evinde de ondan daha hoş sohbet bir kimseyi görmediğini söyleyerek bu duruma işaret etmiştir.1

Hazret-i Zeyd’in âzadlısı olan kişi; onun güzel ahlâkına vâkıf olmuş, onun gerek evindeki hâl ve hareketlerine, gerekse dışarıdaki tutum ve davranışlarına yakından şahit olmuştur. Bu bakımdan Zeyd -radıyallâhu anh-’ın güzel meziyetlerini ve üstün hâllerini diğer müslümanlara haber vermiştir. Bu konudaki örnekler yalnız onunla sınırlı değildir.

Onun dışında daha yüzlerce güzel örnekler hadis kitaplarının ilgili bölümlerini süslemiş, müslümanlara ibret olacak birçok bilgiler sonraki nesillere nakledilmiştir.

Müslümanlık baştan sona güzel ahlâktır. Allah Teâlâ’nın en son dîni olan İslâm; bütün güzelliklerin kaynağı, her türlü fazîletlerin menbaıdır. O güzelliklerden ve üstün hâllerden biri de kolaylık göstermektir. Nitekim Efendimiz’e dinlerin hangisinin Allah Teâlâ’ya daha sevgili olduğu sorulduğunda Efendimiz;

“Kolay olan dosdoğru dindir.” buyurmuşlardır ki İslâm’ın ta kendisidir.2

İslâm dîni, her mükellefin rahatlıkla yapabileceği hükümleri, ahlâki kural ve kaideleri ihtivâ eder. Bu hüküm ve kuralların her zaman ve mekânda uygulanması mümkündür. Bu bakımdan Allah katında en sevgili dindir. İslâm’da her insanın yapabileceği ölçüde kolay hükümler, özlü ahlâkî ilkeler mevcuttur. Bu sevgili ve güzel dîni yaşayanlar en güzel ahlâka, en mükemmel kişiliğe sahip olurlar. Mü’min, güzel ahlâka sahip olduğu zaman başka şeyler için çok fazla teessüf etmemelidir.

Nitekim Abdullah İbn-i Amr -radıyallâhu anhümâ- dört hasletin bir insanda olması hâlinde o insanın hiçbir şeye üzülmemesi gerektiğini söylemiştir ki bu dört hasletin başında güzel ahlâk gelmektedir. Bir insan güzel ahlâka sahip oldu mu ardından diğer üç şey olan helâl lokmaya, doğru söze, emanet duygusuna da sahip olur. Zira güzel ahlâk bunları da peşinden getirir ve sahibini her türlü üstün meziyet ve fazîletlerle donatır hâle gelir.3

____________________

1 Buhârî, Müfred, s. 94.

2 Buhârî, Müfred, s. 94.

3 Buhârî, Müfred, s. 94.