BİR O BÂKÎ

Mustafa Necati BURSALI

“O’nun zâtından başka her şey helâk olucudur.” (el-Kasas, 88)

Ne melik kalır, ne şah,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!
Yok yerde-gökte ilâh,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Gül kırmızı, kar aktır,
Zaman tıpkı ırmaktır.
Her cana ölüm haktır,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Dünyanın sonu harap,
Yok olur Acem, Arap,
Arama kendine RAB;
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Şu söze kulak ver sen,
Hep lutfeden, çok veren,
Nimet, rızık yok veren,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Ne gül olur, ne çiçek,
Ne tek damla içecek,
Yok bir ölümsüz gerçek,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Kör nefis geri dursun,
Kul ol da duâlar sun,
Bir dost mu arıyorsun?
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Eğer aklın var ise,
Al ölümden bir hisse,
Diri kalmaz hiç kimse,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Ne er kalır, ne kadın,
Hep silinecek adın,
Olmasın bir murâdın,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

İşte güller, nakışlar,
İşte baharlar, kışlar,
Kim bir cennet bağışlar,
Zât-ı Mevlâ’dan başka?

Dallar kurur, nar kalmaz,
Hiçbir mahlûk var kalmaz,
Dost kalmaz ve yâr kalmaz,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Kim yaratır, kul eder?
Kim zengin, yoksul eder?
Kim göğü pul pul eder,
Zât-ı Mevlâ’dan başka?

Bin ibretle bak yine,
Bu toprak, bu zemine,
Kim verir; zambak, mine,
Zât-ı Mevlâ’dan başka?

Dünya sanki bir serap,
Yarın olacak harap,
Kimse aramasın RAB,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Güneş, yıldız, ay kalmaz,
Cihan, bu saray kalmaz,
Hiçbir varlık hayy kalmaz,
Zât-ı Mevlâ’dan başka!

Vahye mazhardır arı,
Gezer gülleri, hârı,
Kim verir bin baharı,
Zât-ı Mevlâ’dan başka?

Bir bak ey ay yüzlü er,
Kim yaratır inci, zer?
Kim verir cennette yer,
Zât-ı Mevlâ’dan başka?