ALPARSLAN VE MALAZGİRT
M. Faik GÜNGÖR
Ne kadar mübârektir şu Malazgirt ovası,
Onunla Anadolu, oldu Türk’ün yuvası…
Yüklenmiş omuzuna, sancak etmiş tevhîdi,
Karşısında, Bizans’ın gurur yüklü tehdîdi.
At üstünde Alparslan; “Çağrım er oğlu ere.
Dönmek olmaz savaştan, kalmadan son nefere.
Küffarla cenkleşmede, dağınık durmaz mü’min.
Hakk’ın safında birlik, emri dîn-i İslâm’ın.
Bahtımız aktır bizim, aktığımız pınar ak.
Yirmi dört Oğuz boyu, Kırgız, Türkmen ve Kıpçak…
And olsun yere, göğe; ya gaziyiz, ya şehit,
Cümle âlem baş koysun, olsun bu söze şahit.
Bölerek tek, tek yutmak, kalleş haçlı oyunu,
Kucaklaş ver el ele, kurut domuz soyunu.
Koçyiğitler meydana! Korkaklar dönsün eve.
Tilkiler ne zamandan, karşı gelirmiş deve.
Toprak; vatan olur mu, geçmeden baştan, aştan,
Yorgan; tipi, fırtına, olmadan yastık taştan.”
İnince tokmak köse, mahşerî bir velvele…
Irmaklar kızıl akar, Roma savrulur yele.
Yaylar gerilir birden, toz dumana karışır.
Kılıçlar can almada, birbiriyle yarışır.
İnletince dağları; «Allah! Allah!» sesleri,
Kopar kelle gövdeden, kesilir nefesleri.
Malazgirt zaferlerin, açılan ilk kapısı.
Ezelinden ebede, bu milletin tapusu.
Bayrak aşkı; hilâlde, menekşede, lâlede,
Burda ekilen tohum, biter Çanakkale’de.