ARZ-I HÂL

Hakkı ŞENER

Nûruna muhtaçtır binlerce âlem,
Nasıl anlatayım dillerle Sen’i?
Vasfını yazarken tutuşur kalem,
Söylerim sultanım küllerle Sen’i.

Karanlık gecenin nurlu sabahı,
Cihanın özlemi kutlu salâhı,
Bütün mazlumların Sen’sin felâhı,
Beklerim ufukta tüllerle Sen’i.

Gelen peygamberler Sen’i söyledi,
Hepsi ümmetine tembih eyledi,
Sen’i seven aşk deryasın boyladı,
Anarım gözlerde sellerle Sen’i.

Benî Hâşim yurdu gülşene döndü,
Kâbe’deki putlar yerlere indi,
Zulmün bin senelik ateşi söndü,
Sorarım kuruyan göllerle Sen’i.

Tutuşunca vuslat ateşi canda,
Medine sevdası doğdu Selman’da,
Ben Üveys’e yoldaş olup Karan’da,
Ararım kavrulan çöllerle Sen’i.

Sen’sin ötelerden beklenen müjde,
Baş tâcı hediyen mîracda secde,
Yüreğim yâdınla kapılır vecde,
Gözlerim seherde yellerle Sen’i.

Zamanın saâdet asrıydı gerçek,
Hasretin büyüdü tutmuyor ölçek,
Bu dünya görmedi Sen gibi çiçek,
Koklarım bağlarda güllerle Sen’i.

Bilâl gibi soğuk tere batarım,
Habbab gibi ateşlere yatarım,
Ammar gibi sabır yolun tutarım,
Dilerim bî-çare hâllerle Sen’i.

Garip Hakkı der ki; kor düştü öze,
Asırlar geçse de aşkın hep taze,
Mahşerde şefaat eyle Sen bize,
İsterim duâda ellerle Sen’i…