BU MEMLEKET BİZİM!

Ahmet ARSLAN

Anadolu; Malazgirt sana açılan kapı,
Türk izlerini taşır sende; yığınla yapı…

Toprak ısıtıp sardı; ovalar nakışlandı,
Kırmızı beyaz renkler milletçe alkışlandı…

Kökler, gövdeler hep bir, bin bir renk, bir bedende,
Şu yerden bitenlerin, nasibi vardır canda…

Anadolu toprağı işlenir nakış-nakış,
«Dal yeşil, yaprak sarı» cennete doğru akış…

Şöyle bir gezmeye çık, Anadolu üstünde;
Üç mevsimi yaşayıp görürsün aynı günde…

Az gülmüş, çok ağlamış gariplerin yurdudur,
Sabırlı bağrı yanık insanların yurdudur…

Baharda; cıvıl cıvıl sessiz duran yuvalar,
Kelebekler oynaşır, birbirini kovalar…

Toprağından beslenir insanların canları,
Birlikte sırtlar yükü bu ülke insanları…

Bu şehidler yurdumun sînesi yiğit dolu
Kucaklar, sarar bizi Anadolu’mun kolu…

Kimler yaşamamış ki; bu topraklarda dünde,
Eserleri ortaya çıkarılır bugün de…

Yüreğimde tutuşan ateşle, hava ılık,
Ağrı Dağı’na benzer gönlümdeki ayrılık…

Yalınayak baş açık, her yerinde yürümek,
Anadolu’m sînende, istiyorum çürümek…

Yedi uyuyanlar var koynunda senin yatan,
Çanakkale şehidi, kanıyla oldun vatan…

Anadolu îmanla ilâhî rûhu korur,
Allâh’a şükür için Kur’ân rûhuyla yürür…

Her tarafından göğe minareler yükselir,
Ezanlarının sesi Arş’tan dönüp de gelir…

Mevlânâ, Hacı Bektaş, senin koynunda yaşar,
Daha nice erenler Yûnus rûhuyla taşar…

Hep böyle bulutlu mu olacak senin başın?
Anadolu’m ağlama, dinsin gözünde yaşın…

Âsumandan bir yıldız düştü al bayrağına,
Alkanlar içindeki hilâlin kucağına…

Şanla dolu toprağın; hilâli kucaklıyor,
Bağrında Anadolu’m, koç yiğitler saklıyor…

Ey dünyalara bedel, o emsalsiz Türk yurdu,
Kan ve gözyaşlarıyla, millet bu yurdu kurdu…

Edirne-Kars arası; insanına doyamam,
Ayrımcılık yapıp da seni garip koyamam…

Türk’ün örfü, töresi bize seni anlatır,
Hakikatin gür sesi bir gerçeği dinletir…

Arslan Ahmet diyor ki! Dertler var bekler çözüm…
Kalk; biraz da sen çalış! Bu yurt, bu vatan bizim…