NİYAZ

Mustafa Necati BURSALI

“(Habîbim), kullarım Sana Ben’i sorunca (haber ver ki) işte Ben muhakkak yakınımdır. Bana dua edince ben dua edenin davetine
icâbet ederim.” (Bakara, 186)

Mâliksin âlemlere, Sen fezâya Allâh’ım!
Uğradı kutlu ümmet, hep ezâya Allâh’ım!

Bizde gönül fethine, aşka mecal kalmadı,
Kılıç, kınına hasret ve gazâya Allâh’ım!

Fitneler kaynamakta cihanın her yerinde,
Dağlar bile dayanmaz bu nizâya Allâh’ım!

Ümmet bugün perişan, hâlâ yürek acısı,
Elinden tutup onu koy hizâya Allâh’ım!

Nice zamanlar var ki, gün yüzü göremedi,
Hep kurban gitmektedir bir kazâya Allâh’ım!

İnsanın cinnetinden dağlar, taşlar hayrette,
Uğramak mârifet mi hep cezâya Allâh’ım!

Göz, gönül, el ve ayak, her biri bahşişindir,
Ver bir nur, ver bir rahmet, her âzâya Allâh’ım!

Dertliyim, hâcetim var… Budur; duam, niyâzım,
Sen bizim Mevlâ’mızsın, bize rahmetin lâzım!..
***

Hep yaralar açıldı yarada, âh Allâh’ım!
Yol yitirdik denizde, karada, âh Allâh’ım!

Zâlimler insaf bilmez, kan akmadık bir gün yok,
Taşlanan biz oluruz, arada, âh Allâh’ım!

Bin parçaya bölündü, eyvah ki kutlu ümmet,
Bir türlü eremedi murâda, âh Allâh’ım!

Kalpler bir harap mezar, gözler kum dolu kuyu,
Yine nur çağlamaz mı Hirâ’da?.. Âh Allâh’ım!

Yurt, âhiret yurdudur; dünya bize gam evi,
Kimseye bir rahat yok burada, âh Allâh’ım!

Filistin’de, Bağdat’ta çocuklar kurşunlanır,
Kim bilir, bugün kim var sırada, âh Allâh’ım!
Niceye bir yanayım, beşer doymadı kana,
Vicdan artık şeytana kirada, âh Allâh’ım!

Haçlı yırtıcılıkta sırtlanı geçti öte,
Kaç yiğit yere düştü şurada, âh Allâh’ım!

Bu gam deccalı; vefâ, mürüvvet nedir bilmez,
Düşman dine, îmana, nûra da, âh Allâh’ım!

Cihana hükmederdi Süleymanlar bir zaman,
Tahtından düştü yere tuğrâ da, âh Allâh’ım!

Dertliyim, hâcetim var… Budur duam, niyâzım,
Ey âlemlerin Rabbi, bize rahmetin lâzım!
***

Yürekleri tek yürek et de yine Allâh’ım!
Sarılsın kutlu ümmet, yüce dine Allâh’ım!

Elbette Sen’sin sultan, âleme Rab, Allâh’ım!
Milletin ümidini etme türâb Allâh’ım!

Eyvah! Artık gemimiz almada su, Allâh’ım!
Yine ateş, yine kan, yine pusu, Allâh’ım!

Kime şekvâ edeyim? Hep Sen’in kul, Allâh’ım!
Rahmetine muhtaçtır, zengin, yoksul Allâh’ım!

Mahlûkundur, güneş, ay, arz ve semâ, Allâh’ım!
Yine zaferler lutfet Sen İslâm’a, Allâh’ım!

Bu vadinin kuşları, kedilere yem oldu,
Değişti dünya-düzen, bir başka âlem oldu!

Allâh’ım âh Allâh’ım! Nice secdesiz başlar,
Hep İslâm’a diş biler, hep îmânımı taşlar!

Bir büyü gibi sarmış, ne derttir bu, Allâh’ım?
Yûsuf’umu yitirdi can Yâkub’u, Allâh’ım!

Herkesin beklediği bir dâd-ı Hak, Allâh’ım!
Ancak Sen’den erişir imdâd-ı Hak, Allâh’ım!

Dergâhına tutarım, ey Allâh’ım, ben yüzü,
İki âlem bağında kara etme Sen yüzü!