SULTANAHMET CAMİİ

Mustafa Necati BURSALI

Bu mübarek vakitte gönlüm dedi ki bana:
Ey mânâ ceylânı yâr, nazar kılma yabana!..

Burda ebedî bir ruh, burda vefâ izi var,
Hem cennetin kokusu, hem Mustafâ izi var!..

Fânusların içinde sanki pırlanta kutu,
Başında kar beyazı bir güzellik bulutu!..

Benim burda gördüğüm gülzâr-ı cennet mi ne?
İnsanı çeker alır Allâh’ın sevgisine!..

Burda zaman bir başka, burda yürek pek vurur,
İlâhî aşkın şevki insanı tek tek vurur!..

Akıl kavramaz bunu, insana dâd-ı Hak bu,
Nasıl anlatayım ki, işte imdâd-ı Hak bu!..

Eksik kalır her sözlük ben nasıl desem sana,
Böyle güzel bir devlet nasip olmaz insana!..

Her taşı bir pırlanta, bir ak inci, bir mercan;
Sevdasına kapılır daha ilk nazarda can!..

Onu gördükçe gözüm, mâzîler gelir yâda,
Onun gibi bir mâbed hayal etmem dünyâda!..

Eller nasıl renk vermiş, ne fîrûze çini bu?
Nevbahara döndürür insanın içini bu!..

Sanki her köşesinde Kâbe, Merve ve Safâ,
Yâkub bunu görseydi demezdi: «Yâ esefâ!»

Cihanın toprağında bu mavi cennet nedir?
Gönülleri kendine çekmede kaç senedir!..

Mecnun böyle bir vefa sunamazdı Leylâ’ya,
İşte mübarek ecdat öyle tutkun Mevlâ’ya!..

Sana bir şey demez mi şu Sultanahmet adı?
Sen bu ulu mâbedde bulacaksın ecdadı!..

O muhterem saltanat, işte o ruh burada,
Ey gönül padişahı, ermek budur murâda!..

Âlemde övülmeye sezâdır bu dest-i naz,
Medhinde, senâsında ben ne desem yine az!..

İnsana safa verir gülzâr-ı cennet gibi,
Öyle ilâhî haz ki bunun bulunmaz dibi!..

Ay, kubbesini öper, yıldız yağdırır semâ,
Gül yüzlü melek vardır kapısında dâimâ!..

Yanağının güneşi, gönüllere şevk verir,
Hangi cihete baksam bir ilâhî zevk verir!..

Âferinler, gıptalar, o güzel Ahmed Hân’a,
Bu pırlanta yapıyı takdim etmiş Yezdân’a!..

Burda âşık gönüller mihrabına baş vurur,
İnsanın içi titrer, gözler nice yaş vurur!..

Buranın her şeyi hoş, buranın nûru başka,
Ey vaktin Hızır’ı gel, zevki, huzuru başka!..

Ben ömrümce görmedim böyle nâdîde eser,
Zaman, mekân boyunca güneş gibi gülümser!..

Her kelâm âciz kalır, kâfî gelmez söz ona,
Vurulur Mecnun gibi ilk nazarda göz ona!..

Asırlardır çağlıyor en ulvî nidâ burda,
Cennet, nimet bahşeder, ey oğul, Hudâ burda!..

Mâzîyi tasavvur et, bir nefesçik dur da sen,
Üçler, yediler, kırklar bulacaksın burda sen!..

Güneşler, aylar senin dolduracak içini,
Hiçbir göz görmemiştir âlemde böyle çini!..