KAR YAĞARKEN

LEYLÎ (Şükran IŞIK)

Kar altına gizlendi saksıdaki çiçekler,
Pencereden içeri kar incecik elendi.
Toprağın yüzü gülsün kar suyu içecekler,
Nazar değmesin diye gözler de sürmelendi.

Karakış perdesini yavaş yavaş aralar,
Sanki semâ‘ ediyor semâdan yağan karlar,
Bahçelerde kartopu oynayan çocukları,
Cam ardından sevinçle seyreder ihtiyarlar.

Akşamın huzmeleri kar üstüne düşüyor,
Gecenin bakışından ateş bile üşüyor,
Fırtınalar kırıyor çamların dallarını;
İçimdeki karakış bahara dönüşüyor.

Bu karanlık gecenin kar üstüne bestesi,
Yollarda kalanların buz kesilmiş nefesi,
Kimsesiz garibanlar yatar duvar dibinde,
Tuzu kuru evlerden geliyor tavla sesi…

Yollar görünmez oldu, tipiden, yağan kardan,
Bir bozacı geçiyor karanlık sokaklardan,
Pire olmuş bu gece mahallenin devleri;
Şükürler yükseliyor, dualı dudaklardan…

Göz gözü görmez oldu çılgınca yağan kardan,
Gümüş kanatlı kuşlar göçüyor Üsküdar’dan,
Gönülleri ısıtır Hüdâyî’nin nefesi,
Leylî nasıl geçilir, bu pîr dolu diyardan?