I. GÖKTÜRK DEVLETİ (552-630)

Ahmet MERAL

ahmetmeral@yuzaki.com

Bu devlet Türklerin tarihte kendi adlarıyla kurdukları ilk devlettir (552). Başkenti Ötüken olan Göktürk Devleti, Bumin Kağan tarafından 552 yılında kurulmuştur. Devletin en parlak dönemi Mukan Kağan zamanıdır. İyi bir komutan ve devlet adamı olan Mukan Kağan, amcası İstemi Yabgu’nun yardımıyla Avarların son direnişlerini de kırmış, ülke sınırlarını batıda Hazar Denizi’ne kadar genişletmiştir. Moğol soyundan Kıtanlar ve kuzeyde Kırgızlar itaat altına alınarak Orta Asya’da üstün bir hâkimiyet kurulmuştu. İpek Yolu’nun denetimini ele geçiren Göktürkler, İstemi Yabgu’nun teşebbüsüyle Sâsânîlerle işbirliği yaparak Akhun Devletini de ortadan kaldırmıştır. Yine bu dönemde Çin’e yapılan yıpratıcı seferler sonucunda Çu ve Çi hanedanlıkları baskı altına alınarak vergiye bağlanmıştır.

Mukan Kağan, Çin imparatorunun kızıyla evlenerek Çin ile ilişkilerini geliştirdi ve yaptığı ticarî işbirliği ile bölgede mühim bir güç olduğunu ortaya koydu. Mukan Kağan’ın ölümünden sonra yerine Tapo Kağan geçti. Batı bölgesini başarıyla idare eden İstemi Yabgu’nun ölümü üzerine tahta Tardu Kağan geçti. Bu dönemde yaşanan siyasî iç çekişmeler hem idarenin zayıflamasına hem de Türk illerinde huzursuzluklara sebep oldu. Çok geçmeden Tapo Kağan’ın ölümüyle (581) birlikte Göktürkler resmen bölündüler. Bu durum Çinlilerin Türk illeri üzerindeki baskısının artmasına yol açtı. Doğu Göktürklerinin son kağanı Kie-Li Çinlilere esir düşünce ülkenin hâkimiyeti tamamen sona erdi. Çinliler Göktürk ülkesini kendilerine bağlı birçok hanlıklara ayırdılar.

Batı Göktürk kağanı Tardu, Ötüken’de bağımsızlığını ilân edip Göktürkleri tekrar birleştirmek için çabaladıysa da, ölümünün ardından iç ayaklanmalar çıkaran Çin, Batı Göktürk hâkimiyetine son verdi.

II. GÖKTÜRK DEVLETİ (681-744)

681 yılında Kutluk Kağan, Çin’in kuzeyine yerleşmiş Türk boylarını yeniden toparladı. Ötüken vadisinde kurulan yeni Göktürk Kağanlığı, Çin’le başarılı bir mücadeleden sonra, Orta Asya’nın rakip Türk ve Moğol kabilelerini tekrar kontrol altına aldı. Yeniden istiklâlini kazanan II. Göktürk Devletine, Kutluk Devleti de denir. Kutluk Kağan’ın oğulları Bilge ve Kültigin’in yaşları küçük olduğundan, öldüğünde yerine kardeşi Kapgan Kağan geçti.

Kapgan Kağan (691-716) siyasî ve askerî yönden başarılı olmuş ve kendisine ünlü Türk veziri Tonyukuk yardımcı olmuştur. Kapgan Kağan, Türklerin ilk devirlerden beri sürdürdükleri «Çin’i baskı altına alma» ve «içte birliği sağlama» politikalarını gerçekleştirmek amacıyla Çin’e 25 kez sefer düzenlemiştir. Yeğenleri Bilge ve Kültigin’in bu savaşlarda büyük yararları görülmüştür.

Kapgan Kağan’ın pusuya düşürülerek bir diğer Türk boyu Bayırkular tarafından öldürülmesi üzerine, oğulları arasında taht kavgaları meydana geldi. Kültigin, Kapgan Kağan’ın oğullarını tesirsiz hâle getirdikten sonra tekrar otoriteyi sağladı ve ağabeyi Bilge Kağan’ı tahta oturtarak kendisi de başkumandanlık görevini üstlendi.

Bilge Kağan zamanında Basmiller, Karluklar, Kırgızlar ve Türgişler yeniden Göktürk hâkimiyetine girdi. Bilge Kağan, Türk tarihinin yetiştirdiği büyük devlet adamlarından biridir. Orhun Âbideleri’nde yer alan ifadeleri bize İslâmiyet öncesi Türklerin hayatından ve devlet anlayışlarından sahneler sunmaktadır:

“Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamıyla işit! Bilhassa küçük kardeş, yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, buyruk beyleri… Otuz Tatar… Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle!

Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet bana tâbîdir. Bunca milleti hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk Kağanı, Ötüken ormanında otursa, ilde sıkıntı yoktur.

Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e ulaşmama az kaldı. Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim. Bunca yere kadar yürüttüm. Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş. İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş.

Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor.

Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok Türk milleti, öldün: Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çoğay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti öleceksin!

Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir deyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün: O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiçbir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında otursan ebediyen il tutarak oturacaksın.” *

II. Göktürk Devletinin son büyük hükümdarı Bilge Kağan’ın ölümünden sonra iç isyanlar yeniden alevlendi. Uygur, Karluk ve Basmiller birleşerek Göktürk hâkimiyetine son verdiler (744).

UYGURLAR DEVLETİ (745-842)

Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından yine Ötüken Vadisi’nde kurulmuş olan bu Türk devletinde Çin devlet ve medeniyetinin tesirine fazlasıyla rastlanmaktadır. Savaşçı ve göçebe özelliklerinden vazgeçerek yerleşik hayata geçen Uygurlar, tarım ve ticarete ağırlık vererek ilk yerleşik Türk medeniyetini kurdular. Uygurlar arasında Gök Tanrı inancıyla birlikte başka dinlere de geçişler olmuştur. Bu dinlerin başında Çin’le yakın ilişkilerin etkisiyle yayılan Mani ve Budizm dinleri gelmektedir. Uygurlar, üstün tarım faaliyetleri yanında matbaayı da kullanan ilk Türk topluluğudur. Başkenti Karabalasagun olan Uygur Devleti, Kırgızlar tarafından başkentlerine yapılan kanlı bir baskın sonucunda dağılarak yıkılmıştır.

KANSU UYGURLARI
SARI UYGURLAR (851-1010)

Kırgız baskını ve Uygur kağanının öldürülmesinden sonra dağılan Uygurların bir kısmı Kansu bölgesine yerleşti. Kansu Uygurları olarak bilinen bu devlet, Çin’le ticarî faaliyetlerini geliştirme, akrabalık bağlarını kuvvetlendirme sûretiyle bir süre daha varlığını devam ettirmeyi başardı. Ancak askerî yönden güçsüz kalan Sarı Uygurlar, önce birbiriyle rekabet hâlindeki Çin hanedanlıklarının mücadelesinde taraf olmanın yıpratıcı etkileriyle zayıfladılar, sonra da Cengiz Han’ın sahneye çıkmasıyla Moğollara bağlanmak zorunda kaldılar. Moğolları; yönetim, hayvancılık, dil, yazı ve kültür yönlerinden etkiledikleri kabul edilmektedir.

DOĞU TÜRKİSTAN
TURFAN UYGURLARI (846-1209)

Dağılan Uygurların bir diğer kolu da Turfan Uygurlarıdır. Güneye inerek Turfan, Beşbalık, Kaşgar, Hami ve Kuça kentlerinde askerî yönden sadece müdafaayı düşünen; sanat, edebiyat ve ticaret sahasında yükselen yeni bir devlet oluşturdular. Çin’de İslâmiyet’in yayılışı ilk kez Uygurlar aracılığıyla gerçekleştiği için o bölgedeki Müslüman Çinlilere de; «Uygur» denilmiştir. Günümüzdeki Sincan özerk bölgesi ve Çin Müslümanları, varlıklarını Uygurlara borçludur.

Turfan Uygurları, Cengiz Han dönemine kadar varlıklarını korudular. Ancak 1209 yılında Moğollara bağlandılar. Moğolları kültür yönünden etkileyerek onların Türklerle benzeşmesinde rol oynadılar.

DİĞER TÜRK TOPLULUKLARI

Hun, Göktürk ve Uygurların dışında, yöneticileri Mûsevîliği benimsemiş olan Hazarlar, İstanbul’u iki kez kuşatan Avarlar, Orta Avrupa ve Balkanlara gelip yerleşen Macarlar, Bulgarlar ve Peçenekler, İslâm öncesi en önemli Türk topluluklarıdır.

* Muharrem ERGİN, Bilge Kağan Âbidesi.