Onsuz Hayatı Düşünmek Mümkün mü? SU

Hadi ÖNAL

hadional@mynet.com

Hayatın bir adına da su dersek yanlış mı söylemiş oluruz acaba? Niye yanlış söyleyelim ki.

Su hayat demek değil mi? Yaratan, Enbiyâ Sûresi’nin 30’uncu âyetinde: “Her şeyi sudan canlı kıldık.” dememiş mi? İnsanoğlunun yeryüzündeki mevcudiyetini idâme ettiren bedeninin yüzde yetmişi su değil mi? Hangi varlık, varlığının üçte birini meydana getiren nimete sevgili gözü ile bakmaz ki?

Su hayattır. Su rahmettir. Su berekettir. Su candır. Toprak onunla dirilir. Bağrında çıkardığı bir bakıma elleri, kolları olan ağaçlarla, nebatatla Rabbine hamd eder. Ya kuşlar, onlar da her yudumdan sonra gagalarını havaya kaldırarak kendilerine bu nimeti veren Allâh’a şükretmezler mi? Bir insan mı nankör diyeceksiniz bu nimete?

Nankör demeyelim ama suya gereken önemi ve kıymeti verdiği de söylenemez. Önce nasıl tanımlamış suyu ona bakalım.

Su demiş; canlıların yaşaması için hayatî öneme sahip renksiz, kokusuz, tatsız bir maddedir.

Gerçekten de öyle mi? Gerçekten suyun rengi yok mu? Gökyüzünün mavisinin, ağaçların yeşilinin, gülün alının su olmadan bir anlamı olur mu? Ya tat?

Su olmadan şekerin, tuzun, limonun tadını düşünebiliyor musunuz?

Bizim milletimizin gönlünde de gözünde de kutsaldır su. Bakın Dede Korkut, Salur Kazan Destanı’na neler söylemiş su için:

Çağıl çağıl kayalardan çıkan su
Ağaç gemileri oynatan su
Hasan ile Hüseyin’in hasreti su
Bağ ve bostanın ziyneti su
Ayişe ile Fatima’nın bakışı su
Koç atların gelip içtiği su
Kızıl develerin gelip geçtiği su
Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
Kara başım kurban olsun suyum sana.

Fuzûlî’nin «günbed-i devvâr» olarak gördüğü suyun, başını taştan taşa vurarak avare dolaşmasının tek amacı vardır: Kâinatın Efendisi Sevgililerin Sevgilisi Hazreti Muhammed’e ulaşmak;

Ben lebin müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi

diyerek O’nun dudaklarına dokunmak… Onun için suyun dostlarından tek ricası vardır: «Dest-bûsī arzûsuyla ölürse» toprağından kûze yapılması ve onunla yâre ikram edilmesi…

Atasözlerimizle, deyim ve deyişlerimizle kendisine her zaman değer verdiğimiz yalnız gözlerimizin değil gönüllerimizin de bereketi olan su; aynı zamanda güçtür, kudrettir. Bir damlasında dahî büyük sırlar gizlidir. Kayaların oluklarında donan su, parça parça eder kayayı. Sürekli damlalarına mermer dahî mukavemet edemez. Toprak sevgilisi kabul etmezse kendisini; hırçınlaşır, sel olur. Yıkar her yanı, engel tanımaz, katar önüne geleni, sürükler götürür büyük bir vâveylâ ile. Suyun kendi dilince haykırışlarında toprağın vefasızlığı vardır. Su; ana bildiği göle, denize ulaşıncaya kadar işte bunun için feryat ve figan eder.

Su, kimi zaman gözden akan yaş; kimi zaman da sevgilisine kavuşamamanın hasretiyle kavrulan bülbülün feryatlarına dayanamayan gülün, yaprakları arasına sakladığı damlacık olur.

Su insanın içini serinleten salt içecek değildir elbet. İnsan onunla kirlerinden arınır, temizlik ona bağlıdır. Su huzurdur. Hangi insan bir çağlayanın veya uçsuz bucaksız mavilikleri ile uzayan bir denizin karşısında etkilenmez ki? Gözlerden gönle akan görünümler insanı sakinleştirir ona yaşama sevinci verir.

Yeryüzü canlılarının büyük bir kısmını meydana getiren balıkların ve her çeşit deniz yaratıklarının yurdu da yuvası da onun bağrıdır. Su, bulunduğu yeri kıymetlendirir. İnsanoğlu da ona yakın olmak için suyun kaynağına, aktığı yere yakın olmak istemiş; evini, köyünü, şehrini suya yakın yerlere inşa etmiştir.

İnançlarımızın bir kısmı suyla şekillenmiş suyla müşahhaslaşmıştır. İçenine yılanın dahî dokunmadığına inandığımız su, dua olmuştur dudaklara. İkram edildiğinde, Allâh’a hamd edilir ve arkasından da su ikram edene: «Su gibi aziz olasın.» denir. «Su gibi aziz olmak» ne güzel söz… Bu sözde mütevâzılık kadar değerli oluş da saklıdır.

İnsanoğlu su ile selâmlar hayatı yine su ile veda eder hayata. Su, yalnızca doğumla ölümün kesiştiği çizgilerde değil, doğumla ölüm aralığındaki zaman diliminin her noktasında vardır. Onsuz hayatı düşünmek mümkün mü? Adı rahmet, görevi bereket olan servetin kıymetini bilmeliyiz.