İBN-İ ARABÎ’DEN VASİYETLER. Musibete Şükür: BELÂ İÇRE İKRAM

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM

VASİYET 26

An gelecek sahip olduğun mallar elinden alınacak; an gelecek ailenden gözün gibi sevdiğin kişilerin başına türlü musibetler gelecek… Ama sen üzerine çullanan bu türlü belâ ve mihnetlere karşı asla üzülme. Bilâkis bu şekilde bir imtihana tâbî tutulduğun an:

“Muhakkak ki biz Al-lah’tanız ve muhakkak ki dönüşümüz ancak O’nadır.” (Bakara, 156) âyet-i kerîmesini oku.

Allah Teâlâ seni tahammül edilmesi zor bir belâyla imtihan ettiğinde hemen Hazret-i Ömer’in şu hikmetâmiz sözünü hatırla:

“Başıma bir musibet geldiğinde, o musibetle birlikte Allâh’ın bana olan üç ikramını görürüm:

Birincisi: Şükür ki bu musibet dinimle alâkalı bir musibet değildir.

İkincisi: O an uğramış olduğum musibetten çok daha büyüğü de başıma gelebilirdi. Ancak şükürler olsun ki Allah bana bu musibeti vermekle, daha büyük musibetleri benden savmıştır.

Üçüncüsü ise: Allah Teâlâ bu musibeti işlemiş olduğum günahlar için bir kefaret kılmıştır.”

Şunu iyi bil ki, mü’minin bu dünyada türlü musibetlere dûçar olması kaçınılmazdır. Çünkü kul için dünya üzerinde takdir edilmiş günahlar ve emre itaatsizlik hâlleri vardır. Allah Teâlâ ise, mü’min kulunun O’nun huzuruna bu günah ve isyan kirlerinden arınmış bir hâlde gelmesini ister ve onu bütün bu kirlerden temizlemeyi sever. Bu sebepten ömrün büyük bir kısmında mü’minin belâya giriftar olması kaçınılmazdır. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de bu hususta şöyle buyurmaktadır:

“Mü’minin misali tarlaya ekilmiş ekin gibidir. Rüzgâr, onu bazen eğip yatırır bazen de kaldırır ve bu durum ekin sararıp olgunlaşıncaya kadar böylece devam edip gider.”(Buhârî, Merdâ, 1; Müslim, Münâfıkîn, 159)