8 Mart HANGİ KADINLARIN GÜNÜ?

Aynur TUTKUN
aytutkun@gmail.com

En güzel kıyafetleriyle o gün hatırlanmayı bekleyen sevgililer, nişanlılar, yeni evliler hattâ eski evliler vardır. Hepsi de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kendilerinin hatırlanmaları için seçilmiş bir gün olarak düşünürler!

Oysaki bu gün, ilgiye dayanamayan hanımların zannettikleri gibi onların zarafetleri, biriciklikleri dolayısıyla tahsis edilmiş bir gün değildir. Bir grup kadın; ücret düşüklüğü ve uzun çalışma saatleri gibi sebeplerle, çalıştıkları fabrikada greve başlarlar. New York’ta meydana gelen bu olayın en dikkat çekici kısmı ise, polisin onları fabrikada tuttuğu sırada fabrikada bir yangın çıkması ve bu kadınların diri diri yanmasıdır.

Aradan geçen yıllar sonunda Birleşmiş Milletler, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul eder…

Aslen fabrikadaki yangınla boğuşan ve grev çabasında olan kadınlara adanmış olan bu gün, günümüzde ufacık da olsa (!) bir hediye alınsın diye bütün kadınlara mal edilmiştir.

Neden yaptığını bilmeyen, birileri yapıyor diye bir şey yapan insanlar; «herkes yapıyor ya» anlayışıyla davrananlar, bilgi ve faziletin üstün tutulmadığı toplumlarda çokça görülür. Ve böyle insanlar ticaret erbabının iştahını kabartır. Tüketim toplumunun icatlarından biri de «Dünya Kadınlar Günü»dür.

Herkesin ilgiden hoşlanacağı gerçeğinin yanında bir gerçek daha vardır ki o da, çocukların ve kadınların ilgiden daha çok hoşlandığıdır. Erkekler için sadece babalar günü vardır, bir de kadınlar onların ilgiden hoşlanacağını tahmin edip hatırlarlarsa sevgililer günü (!).

Çocukların ve kadınların bu tür şeylerden daha çok hoşlanacağı gerçeğinden hareketle zaten tüm özel günler onlar için vardır! Çocuklar için doğum günleri, karne günleri, okul kazanmalar, mezuniyetler, uslu durdukları günler, yılbaşılar, hediye almayı ve kutlanmayı gerektiren özel günlerdendir(!). Kadınlar gününün yanı sıra, kadınların hediye bekledikleri günlerden olan evlilik yıldönümleri, sevgililer günü, yeni eve taşınmalar, doğumlar da hep kadınları memnun etmeye yönelik özel günlerdendir(!) En hassas varlıklar olan çocuklar ve kadınlar ticaret erbabının iştahını kabartıyor doğrusu!

Alınan hediyelere bir bakın; iki gün sonra solacak bir demet çiçek, evde zaten boş kalmayan duvarlara asılması gereken bir pano, bardak, tabak, tepsi ve bilmem kaçıncı sürahi, süslü-püslü kalemler, silgiler, kalem kutuları, bir-iki defa giyilecek tişörtler…

İnsanın gözü açık olmalı; neyi neden yaptığını bilmeli, oyuna gelmemeli. Olur olmaz sebeplerle bekleyip de bulamadığı hediyeler için hiç kimsenin huzurunu kaçırmamalı.

«Dünya Kadınlar Günü» kadın olarak yaratılan hassas varlıkların tümü için değildir. Tüm dünyada sırf kadın olduğu için sömürülen, tarlalarda, fabrikalarda bir kadın işçi olmanın, emeğin ve alın terinin damla damla süzüldüğü kadınların da hediye bekledikleri bir gün değil, haklarını aramaları gereken bir gündür bu gün. Ayağında terlik, yüzünde makyajla, sıcacık evinde akşama kadar kocasını bekleyip, her türlü makineyle ev işlerini yaparken yorulan (!), akşam eve yorgun gelen kocasından beklediği ilgiyi ya da hediyeyi göremediği için gücenen kadınların günü hiç değildir bu gün.

İnsanın gözü açık olmalı; hele hele hassas yaratılışları sebebiyle her türlü sömürüye müsait olan varlıkların gözü daha da açık olmalı.

İtiraf etmeli sadece kadınların değil erkeklerin de gözü açık olmalı! Kadınların da çocukların da beklediği aslında ilgidir, hediye değil. Zaten sudan sebeplerle hediyeye alışmak ve alıştırılmak da hiç doğru değildir. Hediye, ilginin müşahhas bir ifadesidir ama tek yolu değil. Birlikte geçirilecek kaliteli vakitler, sevgiyle elin ele değmesi, dinlerken dünyanın en güzel gözlerine bakılması, bir-iki iltifat sözü, ağladığında kızmayıp «Kıyamam senin üzülmene!» gibi cümlelerle duyguların paylaşılması, «Nedir seni üzen?» diyerek derdin başkalarına değil en kıymetli varlığa anlatılmasının temin edilmesi, dünyanın en tatlı yanaklarına bir bûse kondurulması inanın dünyanın hassas varlıklarını hediyeden çok daha fazla memnun eder. Dikkat edilirse bu konulardan emin olanların zaten olur olmaz sebeplerle hediye beklentisi de pek yoktur.

Demek istediğimiz odur ki; bu gün, çalıştığı halde emeğinin karşılığını alamayan, kendisine haksızlık yapılan kadınların günüdür. Bırakalım bu günde, bu kadınlar hakkını istemek bâbından seslerini duyurmaya çalışsınlar. Kendileriyle yeterince ilgilenilmediğini düşünen kadınlar ise bu beklentilerini üç-beş kuruşluk hediyelerde aramasınlar. Sizi anlamayan, sizinle ilgilenmeyen bir erkek bir milyarlık hediye alsa ne kıymeti olur ki! Özel günlerde alınacak ıvır-zıvır hediyeler en çok şu tüketim çağındaki ticaret erbabının işine yarar, kadınların değil!

İşin esprisini kavramış uyanık kadınlar mutlu olmak, mutlu etmek için belirli günleri beklemezler. Mutlu olmanın tek yolunun hediye olduğunu zannetmezler. Nefes aldığımız her gün mutluluk için bir sebeptir. Her güler yüz, her güzel söz en muhteşem hediyedir!