İBN-İ ARABÎ’DEN VASİYETLER Mü’minler arası Muhabbet

Dr. Âdem AKIN – Muhammed YETİM

VASİYET 25

Mü’minlere, selâmı yaymak, yemek yedirmek ve onların ihtiyaçlarını görmek sûretiyle bağlılık göster. Muhakkak ki mü’minler topluluk itibarıyla aynen insan vücudu gibi tek bir vücuttur. Nasıl ki vücudun bir uzvu rahatsızlandığında diğer uzuvlar da eza duyar, aynı şekilde mü’min de diğer bir mü’min kardeşinin uğradığı musibetten sanki kendi başına gelmiş gibi etkilenir ve onun derdiyle dertlenir. Bir mü’minin diğer mü’minlere karşı durumu eğer böyle değilse, aralarında îman kardeşliği tahakkuk etmemiş demektir. Allah Teâlâ mü’minleri insan bedeninin uzuvları gibi birbirine kardeş kılmıştır. Nitekim Allâh’ın Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şöyle buyurdukları rivayet edilmiştir:

“Mü’minlerin birbirlerine karşı olan muhabbet, şefkat ve merhametlerinin misali bir bedenin misali gibidir ki, o bedenin uzuvlarından birisi rahatsızlandığında onun elemiyle diğer uzuvlar da ateşlenir ve uykusuz kalır.” (Buhârî, Edeb, 27)

Bil ki mü’min, kardeşiyle birlikte bir bütünlük ifade eder.

«el-Mü’min» aynı zamanda Allah Teâlâ’nın isimlerindendir ve O, kendi yarattığı kulunu bu şekilde kendisine nispet etmiştir. Mü’min, mü’minin kardeşidir; onu başkasının eline bırakmaz ve zor zamanda terk etmez. Allah Teâlâ «el-Mü’min» olduğu için kendisine îman eden kişiyi her fiilinde, sözünde ve hâlinde tasdik eder. İşte bu ismettir/korunmuşluktur. Ancak Allah Teâlâ’nın bu tasdiki kulun sâdık bir mü’min oluşu sebebiyledir. Yoksa O’nun, sâdık olmayan yalancıyı tasdik etmesi ve yalana ortak olması muhaldir. Çünkü yalancıyı tasdik, yalandan farksızdır. «el-Mü’min» olan Allah Teâlâ’ya îmanı sâbit olan kişi ise şüphesiz ki bütün hâl ve harekâtında Allah’la beraber olan sâdıklardandır. Çünkü o, Allâh’a karşı mü’mindir (îman edendir), Allah Teâlâ da ona karşı Mü’min’dir (eman ve selâmet verendir, rahmet edendir).

«el-Mü’min» olan Allah Teâlâ’ya îman hususunda sana gösterdiğim ve tavsiye ettiğim bu şeylere karşı gözünü iyi aç. Ben bu nimete nâil olmanın yolunu gösteriyorum. Allâh’a sarıl, çünkü: “Kim Allâh’a sımsıkı tutunursa mutlaka sırât-ı müstakîme ulaştırılır.” (Âl-i İmran, 101) Allah Teâlâ sırât-ı müstakîm üzeredir ve kullarına gösterdiği yol da ancak budur.