Söylesin…

NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ)

Söyleyin kim kesti ışığımızı?
Ya da kör kuyuda kalan söylesin!..
Mâşuk mu küstürdü âşığımızı?
Ya da aşkımızı çalan söylesin!..

Oynaşıp dururuz delicesine,
Duygular taş kesmiş ölücesine,
Mânâyı yorardık velîcesine,
Sırr-ı hikmet nedir bilen söylesin!..

Arardık gerçeği gündüz ve gece,
Çözülürdü çözülmeyen bilmece…
Darda isek yetişirdi «imece»,
Şimdi can dostunu bulan söylesin!..

Sermayeyi kaygısızca yok ettik.
Haram-hile ile günah çok ettik.
Bu dünyayı çekilmeyen yük ettik.
Ömrü hayatında gülen söylesin!..

Bülbül içe gömdü güle zârını,
Bâğban göremedi kendi bağrını,
Biz kazandık eller yedi kârını,
Zararın farkında olan söylesin!..

Hep avunduk hayal ile düş ile,
Ne çektiysek bir akılsız baş ile,
Gönül taştı gözden akan yaş ile,
Ümit mendiliyle silen söylesin!..

Yetsin artık bu bitmeyen çilemiz,
Bir sevda taşırım maya tertemiz,
Niyazkâr’ım yıkılmadan kalemiz,
Vatanı uğrunda ölen söylesin!..