Şarzım Bitti Sonra Ara!!!

Mahmut ALPİR

Hayat doludizgin akıp giderken, etrafımızda cereyan eden bazı şeylerin farkına varıyoruz, bazı şeylerin farkına varamıyoruz. Kimin kalbini kırdık? Kimin dedikodusunu yaptık? Kimin malını, makamını kıskandık? Kimin tavuğuna «kışt» dedik? Hayat üstümüze üstümüze geldi kimi zamanlarda… Birçoğumuz hayatın akışının çok hızlı olmasından yakındık hep. Bu yoğunluk içerisinde hayatın ağırlığını hafifletecek bir ilâç yok mu? Sizin sorularınız da çikolata reklâmındaki soru gibi kalabalığın ortasında kaybolup gidiyor mu? O zaman sizin yerinize ben bu soruyu sorayım. Hadi bakalım görev başına…

–İyi günler beyefendi.

–İyi günler efendim.

–Konuşabilir miyiz biraz?

–Konuşalım bakalım…

–Hayatınızın akışı nasıl gidiyor abi?

–Çok hızlı, yetişemiyorum vallahi.

–Sakın siz yavaş olmayasınız?

–Ben yavaş değilim de hayat çok fazla hızlı.

–Kim hızlandırıyor bu hayatı? Arkasından iten biri mi var?

–Bilmiyorum ki abi. Bir de dünyamız yaşlandı diyorlar ama yaşlandıkça hızlanıyor mübarek…

–Sizin yaşınız da az değil, siz hızlanmıyor musunuz?

–Dünya hızlandıkça biz yavaşlıyoruz kardeş.

–Niye abi?

–Ne bileyim, dünya hayatı hızımızı kesti. Şarjı bitmiş cep telefonu gibi oldum.

–Şarja takın kendinizi o hâlde…

–İnsanın şarjı olur mu hiç? Saçmalama kardeş.

–Olmaz mı?

–Olmaz tabiî ki.

–Olur olur. Mânevî dinamiklerini bir harekete geçirsen belki şarj olursun.

–Mânevî dinamikler mi? Haa namaz, abdest konusunu diyorsunuz siz.

–Hayır, onları değil, daha derin şeyleri diyorum.

–Ne gibi meselâ?

–Hakikat, mârifet gibi meselâ.

–Çok derine girmeyelim kardeş, ben yüzme bilmiyorum. Ne olur ne olmaz…

–Korkma oralarda yüzme de öğrenirsin abi.

–Ben normal yürümesini zor biliyorum. Şöyle güzelce kenardan gidelim işte.

–Peki, nereye gidelim abi?

–Kim çağırırsa oraya gideriz.

–Bakın bir; «Gel, gel!» diyen var oralarda.

–Kim o?

–Hazret-i Mevlânâ.

–Onun yanına gidecek yüzümüz yok kardeş. Başka çağıran yok mu?

–Devamında; «Ne olursan ol yine gel!» diyor.

–Ben çok girdim, çıktım abi; oraya tekrar gitmesem?

–«Bin kere tövbeni bozmuş olsan yine gel!» diyor.

–Ne yapalım, gidelim bari… Ne taraftan gidiyoruz?

–Önce tasavvuf deryasına bir dalalım…

–Kardeş, seninle de konuşmaya gelmiyor. Konuşalım dedin deryaya daldırıyorsun.

–Sevildiğini bil, bunu da herkese yapmam.

–İyi tamam, oradan nereye gideceğiz?

–Hazret-i Mevlânâ orada seni bulur zaten merak etme.

–Ne o, sen gelmiyor musun yoksa? Sattın beni değil mi?

–Geliyorum, geliyorum. Benim şarjım da azalmaya başladı galiba…

–Haydi bismillâh! Hayatın dişlileri arasında zayıfladığınızı, yorulduğunuzu düşünüyorsanız, yani şarjınız bitmeye başladıysa yola devam etmeniz zor demektir. Sizi arayanlar size ulaşamayabilirler. «Şarjım bitti, sonra ara!» dememek için haydi şarja. İyi şarjlar.