Söz Vadisi

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI)

Ümit şarkıları besteledim hep,
Rüzgârlarla nefes aldığım oldu.
Dertleri kendime desteledim hep,
Yusufça zindanda kaldığım oldu.

Yükselttim bunca yıl burca hilâli,
Bitmedi yürekte sabrın mecâli,
«Ya tutarsa!» deyip, Hoca misâli,
Gönüllere maya çaldığım oldu.

En parlak yıldızın tuttum peşini,
Bir an söndürmedim aşk ateşini,
Ufuklara vurgun ümit kuşunu,
Yorgun kafesinden saldığım oldu.

Ateşe, dumana ve küle kandım,
Kendi hicranımı hep kendim andım,
En berrak ırmakta kırk kez yıkandım,
En dipsiz kuyuya daldığım oldu.

Dumanım tüterdi hep ince ince,
Savruldum rüzgârlar sakinleşince,
Gönlüme vakitsiz cemre düşünce,
Saçımı-başımı yolduğum oldu.

Gönlümün gözünde bir şimşek çaktı.
Söz vadisi nefes kadar uzaktı,
İlham çağlayanı sel olup aktı,
Mısra mısra aşkla dolduğum oldu.

Okudum gözlerde bin bir dileği,
Sığınağım oldu şair yüreği,
Cömert sofralarda kuru ekmeği,
İbrahim eliyle böldüğüm oldu.

Yarım tebessümler aynada kaldı,
Leylâ-Mecnun, Kerem-Aslı masaldı,
Kayan yıldızlara gözlerim daldı,
Nazlı bir çehrede güldüğüm oldu.

Islak tomurcukta buldum visâli,
Kaç dağın ardında gördüm hayâli,
Benimki Ferhat’ın bir başka hâli,
Nice taş kalpleri deldiğim oldu.

Gecenin sırrını güneşe sordum,
Gördüğüm düşleri hep hayra yordum,
Topladım, çıkardım, hesaba vurdum,
Yanlış hesapları sildiğim oldu.

Yürürken kalbine, ıssız gecenin,
Sığındım özüne o ilk hecenin,
Sevda otağında bir bilmecenin,
Sırrını çözüp de bildiğim oldu.

Ülfet kaygısıyla saat kurmadan,
Zirveye talipken, düzde durmadan,
Ol muştu katına henüz varmadan,
Günbeyli, ölmeden öldüğüm oldu.