Geleceksen Gel

Lâtif MAHMAT

Yine gelip geçti gece yarısı,
Sahici masalım, geleceksen gel.
Ne karın ağrısı, ne baş ağrısı,
Yüreğim kor-yalım, geleceksen gel.

Kaç kere püskürüp, susmuş bir dağım,
Kutuplarca ıssız solum ve sağım,
Uykumu arıyor elim, ayağım,
Per-perişan hâlim, geleceksen gel.

Dertli dolabıyım Yunus Emre’nin,
Günahına girdim yüz kez cemrenin,
Çöle düşmüş şu çıkası can senin;
Boynuna vebalim, geleceksen gel.

Ne pul olabildim, ne kâğıt, ne zarf;
Dilimden ses çıkmaz, kalemimden harf;
Ne tecvit bilirim, ne nahiv, ne sarf,
Kap-kara cahilim, geleceksen gel.

Edirne’den görün, Ardahan’dan çık,
İstanbul, Malatya, Muş’tan, Van’dan çık,
Bir avuç kumdan çık, bir fincandan çık;
Ey falcısız falım, geleceksen gel.

Cevapsız sorular: «Ben kimim? Neyim?
Nerden geldim? Niye geldim? Nerdeyim?..»
Canım, ağam, paşam, sultanım, beyim,
Halîfem, kralım… Geleceksen gel.

Sensiz ne Mahmat’ım, ne de Lâtif’im,
Cansız bir bedenden daha zayıfım!
Ne bir eşkâlim var ne de tarifim,
Sana ayan hâlim, geleceksen gel.